Beyrut’ta İsrail Saldırısında 20 Kişi Hayatını Kaybetti

İsrail, Lübnan’ın başkenti Beyrut’a gerçekleştirdiği hava saldırılarında en az 20 kişinin ölümüne ve 60 kişinin yaralanmasına neden oldu. Bu saldırılar, yerel saatle Cumartesi sabaha karşı 04:00 civarında gerçekleşti ve şehrin merkezini sarstı.
Lübnan’daki haber ajanslarına göre, merkezde bulunan bir sekiz katlı bina beş füze ile vuruldu. Saldırının hemen ardından, acil durum ekipleri karanlıkta arama ve kurtarma çalışmalarına başladı. Bu durum, şehirdeki gerilimi ve halkın çaresizliğini artırarak travmatik bir ortam yarattı.
Bölgedeki bir binada yaşayan 55 yaşındaki Ali Nassar, “Çok korkunç bir patlamaydı. Tüm pencereler ve camlar ailemin üzerine yıkıldı. Evim artık bir savaş alanı,” diyerek yaşadığı dehşeti anlattı. Nassar, devamında “Burada bir kişi saklanıyor olsa bile… İçinde insanların uyuduğu binaları yıkmalı mısınız? Bir kişi için tüm insanları öldürmek gerekli mi? Yoksa biz insan değil miyiz?” şeklinde sordu. Bu sözler, savaşın getirdiği yıkımı ve insani duyguları gözler önüne serdi.
Lübnan güvenlik yetkilileri, saldırıda sığınak delici bombaların kullanıldığını ifade ederken, İsrail kamu yayıncısı Kan, saldırının üst düzey Hizbullah komutanlarından Mohammed Haydar’ı hedef aldığını belirtti. Ancak İsrail ordusunun saldırılarla ilgili herhangi bir yorumda bulunmaması, durumun ciddiyetini ve karmaşıklığını artırdı.
Son aylarda, İsrail’in Lübnan’a düzenlediği hava saldırılarında Hizbullah’ın lideri Hasan Nasrallah da dahil olmak üzere birçok örgüt liderinin öldüğü biliniyor. Hizbullah, özellikle Filistin’deki Hamas’a destek olmak amacıyla attığı füzeleri sıklaştırmasıyla dikkat çekiyor, bu da İsrail’in hedefi olmasına yol açtı. Bu bağlamda, Lübanlı yetkililere göre, yaşanan çatışmalarda toplamda 3.500 kişi hayatını kaybetmiş durumda.
ABD, İsrail ve Lübnan arasındaki ateşkesin sağlanması amacıyla bölgeye bir arabulucu göndermesine rağmen, görüşmelerde henüz bir ilerleme kaydedilemedi. Bu durum, bölgedeki gerginliği ve halkın endişelerini daha da derinleştiriyor. Her iki tarafın da yaşadığı kayıpların ve mücadelelerin, sadece siyasi değil aynı zamanda insani bir boyutu olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çatışmaların sebep olduğu kayıplar, bölgedeki insanlık dramını ortaya koyuyor ve uluslararası toplumun bu konuda harekete geçmesi gerekliliğini bir kez daha gündeme getiriyor.