İliç’teki Heyelan Soruşturmasında Kovuşturmaya Yer Yok!

İliç Altın Madeni Faciası ile İlgili Soruşturma Gelişmeleri
Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan bir altın madeni sahasında 13 Şubat 2024 tarihinde meydana gelen heyelan sonucunda 9 işçi yaşamını yitirmişti. Bu trajik olay sonrasında başlatılan soruşturmada, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarında onay ve imzası bulunan kamu yetkilileri hakkında ‘kovuşturmaya yer olmadığına dair’ bir karar alındı.
İliç Cumhuriyet Başsavcılığı, 13 Şubat’taki olayla ilgili olarak “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” ile “Çevreyi taksirle kirletmek” suçlarından soruşturma başlatıldığını açıkladı. Olaydan sonra, çeşitli tarihlerde başsavcılığa gönderilen dilekçelerle, kamu görevlilerinin “yeterli tedbir almadıkları ve şirketin çalışmasına izin verdikleri” yönündeki şikayetler üzerine çok sayıda suç duyurusunda bulunuldu.
Başsavcılığın verdiği kararda, görevli cumhuriyet savcıları tarafından yapılan kapsamlı araştırmaların ardından, olayın meydana geldiği dönemde sorumlu olan kamu görevlilerinin detaylı bir şekilde incelendiği belirtilmiştir.
YETKİLİLERİN KUSURSUZ OLDUĞUNA KANAAT GELİNDİ
Olayla ilgili yürütülen soruşturmanın bir parçası olarak 22 Kasım 2024 tarihinde başsavcılığa sunulan bilirkişi raporunun ÇED ile ilgili bölümü, kamu yetkililerinin sorumluluğunu etraflıca ele aldı. Raporda yer alan ifadelere göre, “İş kazasının meydana gelmesinde, kaza sonucu oluşan ölüm, yaralanmalar ve çevrede oluşan kirlenmeye dair sorumluluğu bulunmadığı” değerlendirmesinde bulunuldu. Bu doğrultuda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkililerinin kusursuz olduğuna kanaat getirildi.
Savcılık, ÇED raporunda onay ya da imzası bulunan Bakanlık yetkilileri açısından, üzerlerine atılı suçların unsurları itibarıyla bir oluşum olmadığını belirterek “kovuşturmaya yer olmadığına dair” kararını aldı.
13 Şubat 2024 tarihinde İliç’teki altın madeni sahasında meydana gelen heyelan sonucunda, 9 işçi toprak altında kalmış ve yoğun çalışmalar neticesinde işçilerin cenazelerine farklı tarihlerde ulaşılmıştır. Bu olay sonrasında gerçekleştirilen soruşturmalar, başta kamuoyunun oluşturduğu baskı ve sosyal medya üzerinden yapılan çağrılar olmak üzere, çok yönlü tepkilere neden olmuştur.
Neticede, bu tür maden kazaları ve çevresel etkileri üzerine yapılan tartışmaların önemi bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır. Kamuoyunun dikkatini çeken bu durum, hem maden işletmeciliği hem de çevre güvenliği açısından alınması gereken önlemlerin sorgulanmasını beraberinde getirmiştir.