Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) Sayıştay Başkanlığı bütçesi görüşmeleri sırasında, kamu kurumlarındaki denetim eksikliklerine dikkat çeken muhalefet vekilleri, özellikle Sayıştay Başkanlığı’na yönelik ağır eleştirilerde bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, Sayıştay’ın denetim görevini yerine getirememesinin ülkenin geleceği açısından bir beka sorunu olduğunu vurguladı. Bu bağlamda yaptığı açıklamasında, “Rapor bükücü derken boşuna söylemiyorum. Elinizde bir kırmızı kalem, Sayıştay’ın kıymetli denetçilerinin bulduğu bulguları çiziyorsunuz. Kurumun itibarını yerle bir ettiniz. Sayıştay’ı ‘Sayıştak’ yaptınız. Sizin denetim notunuz sıfır” ifadelerini kullandı.
DENETİM NOTUNUZ SIFIR
Karabat, 2011 yılından bu yana gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı bütçe denetimlerinde bulgu sayısının sıfır olduğunu belirterek, bunun Dışişleri, Adalet ve Milli Savunma Bakanlıkları için de geçerliliğini koruduğunu ifade etti. Ek olarak Diyanet İşleri Başkanlığı ve İletişim Başkanlığı’nın da bu durumdan muaf olmadığını dile getiren Karabat, “Bulgu sayısı sıfır. ‘Sıkıysa denetleyin’ demişler; siz de denetlememişsiniz. Sayıştay’ın itibarını yerle bir ettiniz; Sayıştay’ı sayıştak yaptınız. Sizin de denetim notunuz sıfır” dedi ve hükümetin denetim görevi konusunda yetersiz kaldığını eleştirdi.
ÜLKENİN SONUNU HAZIRLIYORLAR
Özgür Karabat, Sayıştay’ın bu haliyle ülkenin geleceğine yönelik olumsuz etkiler yaratıldığını savundu. Karabat, “Osmanlı’da Divan-ı Muhasebat Osmanlı’yı nasıl çöküşe götürmüşse, Sayıştay da Türkiye Cumhuriyeti’nin sonunu hazırlamakla meşgul” şeklinde bir değerlendirme yaptı. Bu ifadeler, Sayıştay’ın denetim yetkilerini ve işlevini yerine getirip getiremediği konusunda muhalefetin kaygılarını ortaya koydu.
Sonuç olarak, Karabat’ın açıklamaları, hükümetin kamu kurumları üzerindeki denetim yetkilerini nasıl kullandığını sorgularken, kamu denetiminin etkinliği konusundaki endişeleri de gündeme getirdi. Sayıştay’ın işleyişindeki sorunlar ve bulgu sayılarındaki düşüklük, muhalefetin iddialarını güçlendirirken, kamu yönetimini ve denetim mekanizmalarını sorgulama ihtiyacını bir kez daha öne çıkardı. Bu tür eleştiriler, Türkiye’nin kamu kurumlarının şeffaflığı ve hesap verilebilirliği konusundaki algıyı da etkileme potansiyeli taşıyor.
