Gazetecilere Adli Kontrol: İfade Özgürlüğü Tehlikede!

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı basın açıklamasında adı geçen bir bilirkişi ile ilgili olarak yayınladıkları televizyon haberi sebebiyle geçtiğimiz hafta içerisinde beş gazetecinin gözaltına alındığı bildirilmektedir. Bu gazetecilerden Serhan Asker ve Seda Selek, savcılıkta verdikleri ifadelerin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, diğer iki gazeteci Barış Pehlivan ve Kürşad Oğuz ise tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmiştir. Ancak, mahkeme tarafından adli kontrol tedbirleri ile serbest bırakıldıkları öğrenilmiştir.
Mahkeme, bu olayla ilgili olarak, söz konusu haberin gazetecilik etiği ve kuralları çerçevesinde yayınlandığını vurgulamıştır. Bununla birlikte, haberin içeriğinden dolayı sorumluluğu üstlenen Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş hakkında tutuklama kararı verildiği de dikkat çeken bir nokta olmuştur.
‘Ölçülü ve orantılı’ vurgusuyla ret
Barış Pehlivan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, durumla ilgili olarak yaptığı açıklamada, Barış Pehlivan ve Kürşad Oğuz hakkında tutuklamaya yönelik yakalama emri düzenlenmesi taleplerinin savcılık tarafından mahkemeye iletildiğini belirtmiştir. Ancak İstanbul Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi, İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararının ‘ölçülü ve orantılı’ olduğunu vurgulayarak, savcılığın talebini reddetmiştir.
Avukat Ersöz, Barış Pehlivan’a uygulanan adli kontrol tedbirine itiraz da edeceklerini ifade etmiştir. Bu konuda, “Sadece gazetecilik faaliyetinden dolayı, gazeteciler hakkında özgürlük kısıtlayıcı tedbirler uygulanması, orantısız bir müdahaledir ve ifade hürriyetinin ihlalidir” şeklinde bir yorumda bulunmuştur.
Bu olay, Türkiye’de gazetecilik faaliyetlerinin ne kadar sıkıntılı bir süreçten geçtiğinin ve ifade özgürlüğünün nasıl tehdit altında olduğunun bir örneği olarak değerlendirilmektedir. Gazetecilerin, sadece haber yapmak amacıyla gerçekleştirdikleri eylemler nedeniyle gözaltına alınmaları, medya özgürlüğü açısından ciddi bir sorun teşkil etmektedir. İlgili makamların bu tür uygulamalarının, demokratik standartlarla çeliştiği ve basın özgürlüğünü tehdit ettiği görüşü, birçok uzman tarafından paylaşılmaktadır.
Halk TV’nin yayın yönetmenine verilen tutuklama kararı da basın kuruluşlarının, özellikle eleştirisel haberlerin yapılması bakımından nasıl bir baskı altında olduğunu göstermektedir. Bu tür durumlar, muhalif seslerin susturulması ve halkın doğru bilgilendirilmesi açısından da endişe verici bir tablo çizmektedir.
Sonuç olarak, Barış Pehlivan, Kürşad Oğuz ve diğer gazetecilerin durumu, basın özgürlüğü mücadelesinin bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Bu incelemenin üzerinde önemli durulması gereken konular arasında yer alan ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir.
Kaynak: ANKA