Çalışan Annelere Destek: İstanbul, Ankara, İzmir’e Özel!

Firuze ŞENAVCI/KORKUSUZ
2019 yılında Çalışma Bakanlığı, çalışan annelere yönelik olarak Avrupa Birliği (AB) fonlarıyla bir proje başlattı. Bu proje, özellikle 0-36 aylık çocukları olan ve eğitimli bakıcı istihdam eden annelere maddi destek sağlamayı amaçlıyor. Proje kapsamında sağlanan maddi destek, başlangıçta 325 Euro olarak belirlenmişti. Ancak, bakanlık bu ödemenin miktarını artırarak 510 Euro’ya çıkardı.
Projenin bazı yönleri, kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Özellikle destekten yararlanabilecek şehirlerin sınırlı olması dikkat çekti. Destek, yalnızca Türkiye’nin büyük şehirleri olan İstanbul, Ankara ve İzmir’de uygulanıyor. Bu üç şehirde toplamda 3 bin 500 çalışan anne, bu maddi destekten faydalanabilmektedir. Ancak, projenin yalnızca bu üç şehirde sınırlı kalması, diğer illerdeki annelerin tepkisini topladı.
Diğer illerde yaşayan birçok kadın, bu durumun haksızlık olduğunu ifade ederek, “Bizim başımız kel mi? Biz de 510 Euro istiyoruz” şeklinde bir çağrıda bulundular. Bu bağlamda, birçok kadın sosyal medya üzerinden ve çeşitli platformlarda seslerini duyurmaya çalıştı. Hükümetin söz konusu projenin kapsamını genişletmesi ve tüm Türkiye genelinde benzer desteklerin sağlanması talep edildi.
Proje ve maddi destek uygulaması, çalışan annelerin karşılaştığı finansal zorlukları ele almayı amaçlamakla birlikte, yalnızca belirli şehirlerde bulunan annelere verilmesi, gözden kaçan önemli bir sosyal adalet meselesini ortaya koyuyor. Ülkenin farklı bölgelerinde bulunan ve benzer ekonomik zorluklarla karşılaşan birçok anne, bu projenin dışındaki kalmayı sorguluyor ve daha kapsayıcı bir yaklaşım bekliyor. Önümüzdeki dönemlerde, bu tartışmalara hükümetin nasıl cevap vereceği merakla bekleniyor.
Kısacası, Çalışma Bakanlığı’nın başlattığı bu proje, çalışan annelere yönelik önemli bir destek sunmakla beraber, uygulama alanının sınırlı olması ve sadece üç büyük şehirle kısıtlı kalması, diğer bölgelerdeki annelerin haklı taleplerini gündeme getiriyor. Kadınların, bu konudaki taleplerini dile getirmeleri, toplumun farklı kesimlerinden destek bulmasına zemin hazırlıyor. Böylece, sosyal eşitlik ve adalet taleplerinin daha da güçlü bir şekilde dile getirileceği bir zemin oluşabilir.