Alman Otomotiv Krizi: İşten Çıkarma Alarmı!

Alman otomotiv endüstrisi, elektrikli araçlara geçiş sürecinde yüksek maliyetlerle mücadele etmekte ve Çin ile Avrupa’dan gelen zayıf talep karşısında maliyetlerini düşürmek ve rekabet gücünü korumak amacıyla büyük bir baskı altındadır. Son yıllarda otomobil sektöründeki yenilikçi teknolojilerin çoğunun Çin ve ABD’den gelmesi, bu durumu daha da karmaşık hale getirmiştir. Özellikle Volkswagen’in büyük ölçekte işten çıkarma ve fabrika kapatma planları, sektör içindeki kriz tartışmalarını artırmıştır. Alman otomotiv sanayi, yüksek vergi oranları, artan elektrik fiyatları ve geniş bürokrasi gibi etkenler nedeniyle rekabet gücünü kaybetmektedir.
Bu zayıflık, Alman yetkilileri düşündürmekte ve ekonominin büyüme hızını yavaşlatmaya devam etmesi öngörülmektedir. Otomotiv sektörünün, Almanya’da fazla katma değer ve istihdam bırakma arzusu ile siyasi irade çağrıları yapılmakta, ancak siyasilerin Çin ile otomobil tarifeleri, yüksek elektrik fiyatları ve Avrupa Birliği çevresel düzenlemeleri gibi konularda manevra yapamamaları dikkat çekmektedir.
Alman Otomotiv Sektörünün Önemi
Alman otomotiv sektöründeki mevcut kriz, karmaşık bir etkileşim sonucunda ortaya çıkmakta ve bu sektör, bir zamanlar Alman ekonomisinin bel kemiğini oluşturmakta idi. Sektör, toplam katma değerin %5’ini ve istihdamın %3’ünü sağlamaktadır. Gelir açısından da en büyük sanayi sektörü olma unvanını sürdürmektedir. 2023 verilerine göre, Alman otomotiv üreticileri 272,6 milyar avro değerinde ihracat gerçekleştirmiştir. Haziran 2024 itibarıyla otomotiv sektöründe 773 bin kişi istihdam edilmekte, ancak istihdam sayısında %0,8’lik bir azalma yaşanmıştır.
Alman otomotiv sektörü, sanayinin yaklaşık %14’ünü oluşturarak, makine mühendisliği sektöründen sonra en büyük ikinci sanayi sektörü konumundadır. ABD ise, %13’lük pay ile Alman otomobil ihracatının en büyük pazarıdır. Birleşik Krallık ve Çin, bu pazarı takip etmektedir.
Alman Ekonomisi ve Zorluklar
Almanya ekonomisi, yapısal sorunların yanı sıra Kovid-19 pandemisi, tedarik zinciri kesintileri ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi krizler nedeniyle yavaşlamaktadır. Ülkenin jeopolitik sorunlar, iklim değişikliği ve demografik zorluklara karşı yaşadığı sıkıntılar, ekonomik büyümeyi tehdit etmektedir. Almanya’nın “maliyetli bürokrasi, kurallar ve prosedürler” nedeniyle gırtlağına kadar borçlandığı ifade edilmektedir. Düşük yatırım, yüksek lokasyon maliyetleri ve artan maliyetler nedeniyle Almanya, uluslararası alanda geride kalmaktadır.
Alman sanayisinin GSYH’ye bağımlılığı, küresel ekonomik yavaşlamadan, artan Çin rekabetinden ve yüksek enerji fiyatlarından olumsuz etkilenmektedir. Ülke ekonomisi, 2023’te %0,2 daralma beklentisi taşırken, bu yıl da daralırsa, G7 ülkeleri arasında daralan tek ülke olma unvanını elde edecektir.
Hükümetin iktidar koalisyonu, iklim hedefleri ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle tartışmalara sahne olmuş, 6 Kasım 2023’te koalisyon hükümeti dağılmıştır. Ülke, yaklaşık 20 yıl sonra erken seçim sürecine girecek olup, seçim tarihi 23 Şubat 2024 olarak belirlenmiştir.
Amerika’da yeniden başkan seçilmesi muhtemel olan Donald Trump, yerli üretimi desteklemek amacıyla gümrük vergilerini artırmayı vaat etmiştir. Bu durum, Alman ihracatı için olumsuz bir işaret oluşturmaktadır. Almanya’nın toplam ihracatının %10’unun ABD’ye olduğu göz önüne alındığında bu durum end