Beşşar Esad’ın Rusya’ya kaçması, Suriye’de 54 yıllık BAAS rejiminin tamamen çökmesiyle sonuçlandı. Bu gelişme, dünyadaki farklı ülkelerde yaşayan Suriyeliler için büyük bir belirsizlik yarattı ve birçok ülkeden ‘ülkenize dönün’ çağrıları yapılmaya başlandı. Özellikle, dünya genelinde en fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye, mültecilerin daha hızlı bir şekilde ülkelerine dönebilmesi adına Hatay’da bulunan Yayladağı Sınır Kapısı’nı yeniden hizmete açtı. Bu durum, Avrupa’daki Suriyeli sığınmacıların geleceğini de merak konusu haline getirdi.
‘DÜZENİMİZİ KURDUK, ÜLKEMİZE DÖNMEYECEĞİZ’
Artı49’da yer alan haberlere göre, Avrupa’da en yoğun Suriyeli nüfusunun yaşadığı Almanya’da, Esad rejiminin çöküşünü kutlayan Suriyeliler, meydanları doldurdu. Kutlamalar sırasında, Alman medya kuruluşları sığınmacılara mikrofon uzatarak, Suriye’ye dönmeyi düşünüp düşünmeyeceklerini sordu. Cevaplar, Suriyeli sığınmacıların Almanya’da yaşamaya alıştıklarını ve burada bir düzen oluşturarak yaşamlarını sürdürdüklerini göstermekteydi. Sığınmacıların büyük bir kısmı, “Ülkemize dönmek istemiyoruz” diyerek geri dönmeyi düşünmediklerini ifade etti.
Bir Suriyeli mülteci, verdiği röportajda, oğlunun Almancayı artık Arapçadan daha iyi konuştuğunu vurguladı. Bu, Suriyelilerin Avrupa’daki yaşamlarına ne kadar adapte olduklarını gözler önüne serdi. Oğul ise Suriye’yle ilgili daha çarpıcı bir açıklama yaptı; “Suriye’deki yemekleri sevmiyorum. Orada açlıktan ölüyorum” dedi. Bu sözler, Suriye’deki yaşam koşullarının ne denli zor olduğunu ve Avrupa’daki yaşamın tercih edildiğini açıkça ortaya koydu.
Sonuç olarak, BAAS rejiminin çökmesinin ardından Türkiye gibi mülteci kabul eden ülkelerin, Suriyelilerin geri dönüşünü teşvik etmek için çeşitli adımlar atması bekleniyor. Ancak, Almanya gibi ülkelerde yaşayan Suriyeli sığınmacıların çoğunluğunun, bu yeni durumdan memnun olduğu ve geri dönmeyeceği görülüyor. Bu durum, gelecekte Suriye’ye dönüşlerin tartışmalarını ve Suriyeli mültecilerin Avrupa’daki entegrasyonu konusundaki tartışmaları da etkileyecektir. Dolayısıyla, bölgedeki siyasi ve sosyal dinamikler, Suriyeli mültecilerin kararlarını ve yaşamlarını doğrudan etkileyen bir faktör olmaya devam edecektir.
