Iran, İsrail’e Saldırı İçin Gün Sayıyor!

ABD merkezli basın kuruluşu Axios, Perşembe günü iki İsrailli kaynağa dayanarak önemli bir habere imza attı. Habere göre, İran’ın, muhtemelen 5 Kasım’da gerçekleşecek olan ABD Başkanlık seçimlerinden önce, Irak topraklarından İsrail’e yönelik bir saldırı düzenlemesi gündemde. Bu saldırının özellikle insansız hava araçları ve balistik füzeler kullanılarak gerçekleştirileceği belirtiliyor.
Saldırının Irak’taki İran yanlısı milisler aracılığıyla yapılmasının, İran’ın kendi topraklarındaki stratejik hedeflere yönelik bir başka İsrail saldırısını engellemeye yönelik bir girişim olabileceği öne sürüldü. Bu durum, İran ile İsrail arasındaki mevcut gerilimlerin bir göstergesi olarak yorumlanıyor. Her iki ülke arasındaki kısır döngüde yeni bir aşamanın yaşanmasına sebep olabilecek bu gelişme, bölgesel güvenlik açısından ciddi tehditler barındırıyor.
Ayrıca, New York Times’ın üç İranlı kaynağa dayanarak verdiği diğer bir haberde, İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in, İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’ne İsrail’i vurmaya hazırlanmaları talimatı verdiği belirtildi. Bu, İran’ın askeri duruşunun daha da sertleşebileceği anlamına gelmektedir. İran yönetiminin saldırı hazırlıkları, ülkenin iç ve dış politikası açısından da kritik bir dönemeç olarak değerlendiriliyor.
İran’dan konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmış değil. Ancak, İran Genelkurmay Başkanı General Muhammed Muhammedi Gölpayegani, dün yaptığı bir açıklamada, “Siyonist rejimin ülkemizin bazı bölgelerine yönelik son saldırısı vahim bir hamleydi ve İran İslam Cumhuriyeti buna düşmanı pişman edecek sert bir yanıt verecektir” dedi. Bu açıklama, İran’ın mevcut gerilimlerle ilgili ne kadar kararlı ve sert bir tavır sergileyeceğinin bir işareti olarak kabul ediliyor.
Tüm bu gelişmeler, Orta Doğu’daki jeopolitik dengelerin ne denli hassas olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. İran’ın olası bir saldırı gerçekleştirmesi, yalnızca İsrail ile değil, aynı zamanda ABD ve diğer bölgesel güçlerle de daha büyük bir çatışmaya neden olabilir. Özellikle ABD’nin bu süreçte nasıl bir tutum alacağı ve bölgedeki müttefikleriyle nasıl bir işbirliği içine gireceği ise merak konusu. Bu durum, bölgesel istikrarı tehdit eden unsurlar arasında yer alıyor ve önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, dünya gündeminde kilit bir rol oynayabilir.