İsrail Saldırısı: Lübnan Başbakanı’ndan Sert Kınama

Son günlerde Lübnan’da meydana gelen askerî bir saldırı, bölgedeki gerginliği artırdı. Şu ana kadar, saldırıya yönelik olarak İsrail ordusundan herhangi bir resmi açıklama gelmedi. Ancak, Lübnan Başbakanı Necib Mikati, söz konusu saldırıyı güçlü bir şekilde kınayarak, durumu daha da alevlendirdi.
‘KANLI VE CÜRETKAR BİR SALDIRI’
Başbakan Mikati, yaptığı açıklamada, “İsrail, bu saldırıyla ateşkese yönelik tüm çabaları ve Lübnan ordusunun güneydeki varlığını güçlendirme girişimlerini açıkça reddettiğini göstermiştir. Bu, cüretkar olduğu kadar kanlı bir mesajdır,” dedi. Mikati, bu saldırının aynı zamanda uluslararası toplumun Lübnan’a yönelik bu tür eylemler karşısında sessiz kalmakla suçlayarak, etkili bir tepki verilmediğinin altını çizdi.
Mikati, ayrıca İsrail’in gerçekleştirdiği saldırının, Birleşmiş Milletler’in 1701 sayılı kararıyla da bağdaşmadığını vurguladı. Bu karar, 2006 yılında yaşanan İsrail-Hizbullah savaşının sona ermesinin ardından bölgesel istikrar sağlamak için Litani Nehri ile İsrail-Lübnan sınırı arasında bir tampon bölge oluşturulmasını öngörüyordu. Başbakan, bu saldırının, 1701 sayılı kararın uygulanmasını baltalayan bir adım olduğunu belirtti.
Bölgede İsrail ve Hizbullah arasındaki gerilim, son haftalarda belirgin bir şekilde artış gösterirken, ABD aracılığında, Lübnan, Hizbullah ve İsrail arasında ateşkes görüşmelerinin sürdüğü bildirilmektedir. Hizbullah ise hem İran’ın hem de Lübnan’ın olası bir ateşkese olumlu yaklaştığını ifade etmekte, ancak savaşın durumu karmaşık bir hal almış durumda.
Bununla birlikte, ABD basınında yer alan haberlere göre, İsrail’in bir ateşkesin resmen şekillenmesinden önce Donald Trump’ın başkanlığına gelmesini beklediği iddia ediliyor. Bu durum, Lübnan’daki siyasi ve askerî durum üzerine önemli bir etki yaratabilir ve ateşkes konusunda atılacak adımlarda gecikmelere yol açabilir.
Özetle, Lübnan’daki bu son gelişmeler, hem bölgenin istikrarı hem de uluslararası ilişkiler açısından önemli bir konu haline gelmiştir. Saldırının ardından ortaya çıkan tepkiler, özellikle Lübnan hükümetinin bu durumu nasıl yöneteceği ve uluslararası toplumun bu konuda ne şekilde bir tutum alacağı merak konusu olmuştur. Mikati’nin açıklamaları, Lübnan’ın güvenliğinin sağlanması adına atılması gereken adımları açıkça ortaya koyarken, uluslararası müzakere süreçlerinin de ne denli karmaşık bir hâl aldığı gözler önüne sermektedir.