Çanakkale Depremsellikte Risk Altında

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası, “Çanakkale’nin Depremselliği ve Deprem Dirençli Çanakkale” başlıklı bir konferans düzenlemiştir. Bu önemli etkinliğe, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür ve pek çok vatandaş katılım sağlamıştır. Prof. Dr. Naci Görür, konferans öncesinde Ege Denizi’nde gerçekleşen depremlerle ilgili kapsamlı değerlendirmelerde bulunarak, bölgedeki sismik aktivitelerin ve olası sonuçlarının mühim olduğunu vurgulamıştır.
‘Ülkemizin etrafındaki levha hareketlerine bağlı’
Prof. Dr. Naci Görür, Güney Ege’de her yarım saatte bir depremin meydana geldiğini belirterek, “Çoğunlukla 4 büyüklüğünde depremler yaşanmakta; nadiren de 5’in üzerine çıkabilmektedir. En son gerçekleşen büyük deprem 5.3 büyüklüğündeydi. Ege’de gözlemlenen deprem fırtınasının asıl nedeni, Afrika levhasının Anadolu ve Ege levhasının altına dalmasıdır. Bu durum, üstteki Anadolu levhasının gerilmesine ve lavların deniz tabanına çıkmasına yol açmakta. Eğer bu süreç evrilir ve gelişirse Anadolu’yu suistimal edebilir. Ancak bu nedenle bir büyük depremin olacağını düşünmüyorum. Geçmişte benzer deprem fırtınaları yaşandı ve belli bir süre sonra durdular. Ege’de yaşanan depremler de büyük ihtimalle benzer bir seyir izleyecektir. Ancak kıyı bölgelerimizde, kıyıya yakın yerlerde çürük binaların yıkılmasına ve tsunamilere neden olabilecek büyük depremler meydana gelirse sorun yaşayabiliriz. Bunun dışında ciddi bir durum olabileceğini düşünmüyorum. AFAD ve Hükümet gerekli önlemleri almış, yerel yönetimler de tsunami riski taşıyan alanları belirlemiş ve halkı bu konuda uyarmışlardır,” ifadelerini kullanmıştır.
‘Öyle bir indifanın olacağını düşünmüyorum’
Prof. Dr. Görür, Yunanistan’ın Santorini Adası’ndaki olası volkanik patlamaların etkileri hakkında ise, “Eğer bir volkan patlarsa, bu durum havaya yükselen küller ve lavların yayılması ile sonuçlanır. Bu toz bulutları, atmosferde güneş ışığını kapatarak, insan sağlığını olumsuz etkileyecek oldukça zararlı olabilir. Ancak ben böyle bir volkanik patlama olacağını düşünmüyorum; zira volkanın harekete geçtiğine dair bir belirti bulunmamaktadır. Volkanlar, yüzeye doğru yükselme aşamasında belirli işaretler verirler ve yapılan araştırmalar sayesinde bir volkanın ne zaman patlayacağı öngörülebilir. Şu anda deniz altında meydana gelen depremler mevcut olup, başka bir volkanik faaliyet bulunmamaktadır,” şeklinde değerlendirme yapmıştır.
‘Tamamen klimatolojik nedenlerle yaşanıyor’
Depremlerin deniz çekilmesi ile bağlantılı olmadığını ifade eden Prof. Dr. Görür, “Önce deprem meydana gelir, sonrasında ise uyarı yapılır. Deniz seviyesi, deprem sonrası düşer ve ardından yükselmeye başlar. Şu anki deniz çekilmeleri tamamen klimatolojik nedenlerden kaynaklanmaktadır. Atmosferdeki olaylar, özellikle rüzgar, fırtına, yüksek basınç ve alçak basınç alanları, sıcaklık değişimleri, deniz seviyelerinin yükselmesine ya da alçalmasına sebep olabilir. Bu durumun tektonik hareketlerle bir ilgisi yoktur,” şeklinde açıklama yapmıştır.