Hukuk ve Şiddet: Sempozyum 30 Kasım’da İstanbul’da

Eleştirel Hukuk Çalışmaları Topluluğu, 30 Kasım 2024 tarihinde İstanbul Barosu Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda ‘Hukuk ve Şiddet’ başlıklı bir sempozyum düzenlemeyi planlıyor. Bu sempozyum, hukukun şiddetle olan ilişkisini derinlemesine incelemeyi amaçlayan önemli bir etkinlik olma özelliği taşıyor.
Sempozyumun programı henüz detaylandırılmamış olsa da, kültürel ve akademik bir platform yaratmayı hedefliyor. Eleştirel Hukuk Çalışmaları Topluluğu tarafından yapılan açıklamada, bu yılki sempozyumun teması olarak “Hukuk ve Şiddet” seçilmesi, güncel olayları geri planda tutarak, bu kavramların nasıl iç içe geçtiğine dair geniş bir çerçeve sunmayı amaçlıyor.
Sempozyuma dair açıklamada, 30 Kasım 2024 tarihinin özellikle İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği saldırılar ve hukuksuzlukları ile anıldığı bir döneme işaret ettiği belirtildi. Bu bağlamda, uluslararası hukukun etkinliğinin sorgulandığı bir zaman diliminde olduğumuza dikkat çekilerek, hukukun bir şiddet türü olarak işleyişinin hâkim olduğu bir ortamda hukukun anlamının yeniden ele alınması gerektiği vurgulandı.
Bunun yanı sıra, İkinci Dünya Savaşı ve Holokost sonrası kurulan uluslararası yapıların, soykırımı önleme adına gösterdiği çabaların yetersiz kaldığına dikkat çekildi. Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Adalet Divanı gibi kuruluşların, işgale ve soykırıma ilişkin hukuksuzlukları tanımalarına rağmen, bu duruma karşı etkin bir tedbir almadıklarının altı çizildi. Bu durum, savaş bölgelerinde yaşanan yıkımların ve şiddetin artmasına yol açtığı ifade edildi.
Özellikle Filistin’de yaşanan sömürgeci şiddetin, uluslararası hukuk tarafından engellenemediği gerçeği, hukukun işlevini sorgular hale getirir. Çeşitli kavramların, özellikle soykırım yasağının ve ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkının, sadece birer illüzyon olduğuna dair eleştiriler gündeme getirildi. Ayrıca, Avrupa ve ABD’nin, soykırıma verdiği destek ve çıkarlar üzerine düşünülmesi gerektiği ifade edildi.
Sempozyumda yer alacak bir diğer önemli konu, hukukun üstünlüğü ve demokrasi kavramlarının arkasında yatan güç dinamikleri olacak. Manke tarafından dile getirilen hukukun “intikam” olmaması gerektiği fikri, hukuk açısından meşruiyet iddialarının temellendirilmesi gerektiğini hatırlatıyor. Hukukun, kendine içkin olan şiddetten kesin olarak ayrılmasının zor olduğu ve hatta bu bağlamda hukukun, kendisini krizler ile temsil etme yeteneği gözler önüne serildi.
Katılımcıların, toplumsal adalet sağlama noktasında, devletin mevcut şiddet politikalarına karşı koyma yeteneği üzerine tartışmalar yürütmesi bekleniyor. Devletin, yalnızca hukuku yönlendiren değil, aynı zamanda şiddet tekelini elinde bulunduran bir aktör olduğunu gösteren çeşitli olgular üzerinde durulacak.
Son olarak, dünya genelinde dayanışma hareketlerinin, ezilen gruplar arasında giderek yükseldiği vurgusunda bulunuldu. 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Filistin ile dayanışmanın arttığına dikkat çekilerek, bu sü