İsviçre’nin Davos kentinde gerçekleştirilen Dünya Ekonomik Forumu’nda konuşan ABD Başkanı Donald Trump, OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) ülkelerinden petrol fiyatlarını düşürmelerini talep edeceğini ifade etti. Trump, yüksek petrol fiyatlarının Rusya-Ukrayna savaşında, Moskova’nın mali kaynaklarını desteklemesi açısından önemli bir rol oynadığına dikkat çekti. Başkan, petrol fiyatları düştüğü takdirde savaşın sona ereceğini savundu.
SUUDİ ARABİSTAN’LA YATIRIM PAZARLIĞI
Trump, Çarşamba günü OPEC üyesi Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bir araya geldi. Bu görüşme sırasında, Bin Selman’ın ABD’ye 600 milyar dolarlık bir yatırım yapma sözü verdiği iddia edildi. Trump, Veliaht Prens için “harika bir adam” ifadesini kullanarak, “Bu rakamı 1 trilyon dolara tamamlamasını isteyeceğim” şeklinde bir açıklamada bulundu. Bu tür bir yatırımın gerçekleşmesi, hem ekonomik açıdan önemli bir gelişme olacak hem de ABD-Suudi ilişkilerini güçlendirecektir.
Trump’ın bu açıklamaları sonrasında ham petrol fiyatı düşüş göstermeye başladı. Başkanın OPEC’e yönelik talebi, küresel enerji piyasalarında önemli bir yankı buldu ve uzmanlar bu durumun sürekliği hakkında çeşitli yorumlar yapmaya başladı.
TRUMP’TAN FED’E EL ATTI
Başkan Trump, bu toplantı sırasında Amerikan Merkez Bankası’nı (Federal Reserve – FED) doğrudan hedef almasa da faiz oranlarının düşürülmesi gerektiğini vurguladı. Trump, bu durumun sadece Amerika için değil, aynı zamanda tüm dünya için geçerli olduğunu ileri sürdü. “Faizler her yerde bizim politikalarımızı takip etmeli” şeklindeki ifadesi, küresel ekonomik etkilere dikkat çekmektedir.
Trump’ın bu açıklamaları, başkanlık görevine başladığı dönemde Federal Rezerv’e yönelik ilk eleştirisi olarak değerlendiriliyor. Görev süresinin ilk döneminde FED Başkanı Jerome Powell ile sık sık karşı karşıya gelen Trump, Powell’ı zaman zaman ‘aptal’ olarak nitelendirmiş ve golf becerilerini eleştirerek “başarısız bir golfçü” olarak tanımlamıştır. Bu durum, Trump’ın FED’e olan yaklaşımının ilerleyen süreçte nasıl şekilleneceği konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Tüm bu gelişmeler, ABD’nin iç ve dış politikada alacağı yeni yönleri ve ekonomik istikrarı gözeterek nasıl adımlar atacağı konusundaki spekülasyonları artırıyor. Özellikle enerji fiyatlarındaki dalgalanmaların, uluslararası ilişkiler üzerinden de etkili olabileceği düşünülmektedir. Ekonomik güç dengesinin bu tür görüşmelerle ne kadar etkilenebileceği ve Trump’ın politika tercihleri, önümüzdeki günlerde daha da belirgin hale gelecek.
