Engellilerin Emeklilik Hakları Tehlikede!

Engellilerin emeklilik hakları üzerine önemli bir değişiklik 15 Ocak tarihinde hayata geçirildi. İlgili düzenleme ile “Baltazar Formülü” tamamen kaldırıldı ve yerine “çalışma gücü kayıp oranı” sistemi getirildi. Geçmiş uygulamada engellilerin göz, kulak, böbrek, kol, bacak gibi farklı organ ve uzuvlarındaki engel oranları bir araya getirilerek emeklilik hakkı belirlenmekteydi. Ancak yeni sistemde sadece en yüksek engel oranı dikkate alınacak; bu da birçok engelli birey için daha düşük emekli maaşı ya da emeklilik iptali anlamına geliyor. Dolayısıyla, bu yeni düzenleme yalnızca gelecekteki emeklilikleri değil, aynı zamanda mevcut engellilerin de emekli maaşlarını olumsuz etkileyebilir.
YENİ DÜZENLEME
Engellilerin Haklarına Erişim Platformu Sözcüsü Turhan İçli, Türkiye genelinde 158 engelli örgütünün temsilcisi olarak, bu yasalaşmanın tüm engellilerin emeklilik haklarını geriye götürdüğünü ifade etti. İçli, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda yapılan değişiklikleri değerlendirdi ve “Baltazar formülünün kaldırılmasıyla birlikte 9 Ocak 2025’ten itibaren geçerli olacak yeni sistemin, sadece en yüksek engel oranını dikkate alacağını” belirtti. Bu durum, örneğin yüzde 45 görme engeli olan bir bireyin aynı anda sahip olduğu diğer engellerin, yani yüzde 20 böbrek, yüzde 10 kalp ve yüzde 30 diyabet engellerinin artık hesaba katılmayacağı anlamına geliyor. Sonuç olarak, bu bireyler daha geç emeklilik ve daha düşük emekli aylığı ile karşı karşıya kalacaklar.
Anayasaya Aykırı
İçli, yeni düzenlemenin engellilerin iş gücünü belirlemenin Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) devredilmesini de eleştirdi. “SGK, engellinin durumu ne olursa olsun yeniden muayeneye gönderip iş gücü raporu isteyecek” diyen İçli, bu durumun birlikte getireceği sonuçları şöyle açıkladı: “Çalışma gücü kaybı düşük bulunan kişilerden bazılarının emekli maaşları düşecek, bazıları da emeklilikten mahrum bırakılacak.” Bu tür uygulamaların son derece acımasız ve haksız olduğunu vurguladı. Ayrıca, hukukçu olan Turhan İçli, bu düzenlemenin daha önce kazanılmış hakları yok etmesi sebebiyle Anayasa’ya da aykırı olduğunu savundu.
Yeni düzenlemenin getirdiği sorunlar ve olumsuz etkiler, engelli bireylerin yaşam kalitesini, sosyal güvencelerini ve ekonomik durumlarını ciddi şekilde tehdit ediyor. Bu konuyla ilgili yapılan eleştiriler, engelli bireylerin haklarını koruma amacı güden platformlarda ve sivil toplum kuruluşlarında yoğunlaşmış durumda. Gelecek dönemde, engellilerin bu yeni düzenleme karşısında nasıl bir tepki verecekleri ve hukuksal süreçlerin nasıl işleyeceği merak konusu. Engellilerin haklarının korunması ve sosyal güvenlik sistemindeki adaletsizliklerin giderilmesi adına yapılacak çalışmalara duyulan ihtiyaç, daha da belirgin hale gelmiştir.