Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO), 17 Temmuz 2014 tarihinde Ukrayna’nın doğusunda düşürülen ve 298 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Malezya Hava Yolları’na ait MH17 sefer sayılı uçağa ilişkin önemli bir karar açıkladı. Bu karar, Rusya’nın uluslararası havacılık yasaları çerçevesinde sivil hava araçlarına karşı silah kullanmaktan kaçınma yükümlülüğünü yerine getirmediğine dair bulgulara dayanmaktadır. Bu durum, dünya genelinde havacılık güvenliğini sağlamak açısından kritik bir önem taşımaktadır.
Hollanda Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp, ICAO Konseyi tarafından alınan karar sonrası yaptığı açıklamada, bu kararın özellikle MH17 sefer sayılı uçağın düşürülmesinde hayatını kaybedenlerin yakınları için taşıdığı anlamı vurguladı. Veldkamp, “Bu karar, onların keder ve acılarını ortadan kaldıramaz; ancak MH17 sefer sayılı uçağın tüm kurbanları, aileleri ve sevdikleri için gerçeğin ortaya çıkarılması ve adalet ile hesap verebilirliğin sağlanması yönünde önemli bir adım” ifadesini kullandı. Ayrıca, bu kararın uluslararası topluma verdiği mesajın da net olduğunun altını çizdi: Devletler, uluslararası hukuku cezasızlıkla ihlal edemezler.
Özellikle Hollanda ve Avustralya, ICAO Konseyi üzerinden Rusya Federasyonu ile müzakerelere başlanmasını talep etti. Bu bağlamda, ICAO Konseyi’nin hangi tür tazminatların ödenmesi gerektiğini değerlendireceği de belirtilmiştir. Veldkamp, bu sürecin adaletin sağlanması açısından önemli olduğunu vurgulamıştır.
NE OLMUŞTU
MH17 sefer sayılı uçak, 17 Temmuz 2014’te, toplamda 283 yolcu ve 15 kişilik mürettebatla Amsterdam’dan Kuala Lumpur’a gitmek üzere Ukrayna hava sahasını kullanarak kalkış yapmıştır. Uçak, Ukrayna-Rusya sınırına sadece 40 kilometre mesafede düşürülmüş ve bu trajik olay sonucunda uçaktaki 298 kişinin tamamı hayatını kaybetmiştir. Bu olay, uluslararası havacılık tarihine kara bir leke olarak geçerken, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde de ciddi bir tartışma konusunu gündeme getirmiştir.
Bu kararın ardından, ICAO Konseyi’nin ilerleyen haftalarda Rusya ile müzakerelere başlaması, olay üzerindeki etkilerini ve gelecekteki havacılık uygulamalarını nasıl şekillendireceğini belirleyecektir. İnsanlığa karşı işlenen bu tür suçların takip edilmesi ve gereğinin yapılması tüm dünya için kritik bir öneme sahiptir. Uluslararası toplum, bu tür olaylara karşı daha kararlı ve etkili bir tavır geliştirmek zorundadır; aksi takdirde benzer trajedilerin tekrar yaşanma riski her zaman devam edecektir.
