Seyhan Nehri’nde Balık Ölümleri ve Can Suyu Hamlesi

Seyhan Nehri’nde, hızlı tren projesi kapsamındaki köprü inşaatı sebebiyle bir süredir su verilmeyen havzada ciddi bir çevre sorunu meydana geldi. Uzun süre sulama yapılamaması sonucu nehirdeki oksijen seviyesinin düşmesi, su canlıları üzerinde olumsuz etkiler yarattı ve bu durum balık ölümlerine yol açtı. Kısa bir süre içinde, nehirdeki balıkların yaşam mücadelesi verdiği görüldü. Bazı yerel halk, hayatta kalmaya çalışan bu balıkları kurtarmak amacıyla nehir yatağına girdi. Bazı insanlar balıkları kepçe ile yakalamaya çalışırken, bazıları ise elle balıkları tutmaya gayret etti.
Olayı fark eden Devlet Su İşleri (DSİ) ekipleri, duruma müdahale etmekte gecikmedi. Vahim durumun önüne geçmek için uyarı yaparak bu kişileri nehirden uzaklaştırdılar. Hemen ardından, büyük bir hızla baraj kapaklarını açıp saniyede 35 metreküp su akışını başlattılar. Bu müdahale, su seviyesinin yükseltilmesine ve nehirdeki ekosistem dengesinin yeniden sağlanmasına yardımcı oldu. DSİ’nin aldığı bu önlemler, canlıların hayatta kalma şansını artırdı ve balıkların yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanmasını sağladı.
Öte yandan, yakalanan balıkların tamamının, istilacı bir tür olan Çin sazanı olduğu belirtildi. Bu tür, doğal ekosistem üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek bir yapıya sahip olduğu için, yakalananların çoğunu oluşturan yavru balıkların, doğal dengenin korunması adına toplandığı bilgisi verildi. Ayrıca, bu balıkların ölmüş olanlarının toplanıp tüketilmesinde bir sakınca olmadığı açıklandı. Bu durum, bölge halkının balıkları değerlendirerek hem ekonomik fayda sağlama hem de doğanın korunmasına katkıda bulunma yönünde bir fırsat sundu.

Bu olay, aynı zamanda altyapı projelerinin çevre üzerindeki etkilerini yeniden gözler önüne serdi. Hızlı tren projesi gibi büyük inşaat çalışmaları sırasında doğanın korunması, ekolojik dengenin sağlanması açısından son derece önemlidir. Projelerin, ekosistemi olumsuz etkileyebilecek tüm yönleri ile değerlendirilmesi gerekmektedir. DSİ’nin hızlı müdahalesi, bu tür durumların önlenmesi ve müdahale süreçlerinin geliştirilmesi adına önemli bir örnek teşkil ediyor. Çevre koruma ve sürdürülebilir yaşam prensipleri doğrultusunda daha etkin ve bilinçli adımlar atılması gerektiği aşikardır.