Bilim insanları, mikro mercekleme adı verilen bir yöntemle Samanyolu Galaksisi’nde iki gizemli nesneyi dolaylı yoldan gözlemleme fırsatı buldular. Mikro mercekleme tekniği, büyük kütleli bir cismin uzay-zamanı bükerek ışığı saptırma prensibini temel alıyor. Bu yöntemle yapılan ölçümler sonucunda, gözlemlenen daha büyük cismin küçük nesneden yaklaşık 2,300 kat daha ağır olduğu açıklığa kavuştu. Araştırmada öne çıkan teorilerden biri, bu ikilinin küçük bir yıldızın etrafında dönen büyük bir ötegezegen (exoplanet) sistemine ait olduğuydu.
Son yapılan araştırmalarda gökbilimciler, bu gizemli ikiliden büyük olan nesneyi yeniden gözlemlemiş olabileceklerini duyurdu. Belirtilen yıldızın, Güneş’in kütlesinin yaklaşık beşte biri kadar olduğu ve Dünya’dan yaklaşık 24,000 ışık yılı uzaklıkta yer aldığı hesaplandı. Elde edilen yeni ölçümler, bu yıldızın Samanyolu Galaxy’sinde olağanüstü bir hızla hareket ettiğini ve aslında galaksimizden kaçma ihtimalinin de bulunduğunu göstermektedir.
BİR SÜPER NEPTÜN GEZEGENİ OLABİLİR
Yeni gözlemler sırasında doğrudan herhangi bir gezegen tespit edilmedi. Ancak araştırmacılar, eğer bir ötegezegen var ise bunun “Süper Neptün” olarak adlandırılan, Dünya’dan yaklaşık 30 kat daha büyük bir gezegen olabileceğini öngörüyor. Araştırma lideri Sean Terry, bu gezegenin Venüs ile Dünya arasında bir mesafede yörünge çiziyor olabileceğini ancak yaşama elverişli olma olasılığının çok düşük olduğunu vurguladı.
Eğer bu yıldızın hızı saatte 2.1 milyon kilometreyi (1.3 milyon mil) aşarsa, Samanyolu’ndan tamamen ayrılma ve olası bir ötegezegenini de sürükleyerek galaksiler arası uzaya fırlatma ihtimali söz konusu. NASA yetkilileri, yıldızın tam hareket yönünün henüz belirlenmediğini, bununla birlikte daha ileri gözlemlerle kesin bir sonuca ulaşabileceklerini ifade etti.
Araştırmacılar, 2011 yılında gözlemlenen nesnelerin gerçekten bir yıldız ve gezegen çifti olup olmadığını henüz kesin bir şekilde doğrulamış değiller. Eğer yeni gözlemlenen yıldız statik hareket ediyorsa, alternatif bir teori ortaya çıkabilir. Bu durumda, sistemin dev bir başıboş gezegen ve onun etrafında dönen dev bir ekzoaydan (öteay) oluştuğu düşünülebilir. Bu durum, araştırmaların henüz belli bir belirsizlik içerisinde olduğunu ve daha fazlasının keşfedilmesi gerektiğini göstermektedir.
