Fındık Üreticileri Krizde: Kahverengi Kokarcalarla Başa Çıkamıyoruz!

Fındık üreticisi zor durumda. Bu yıl kahverengi kokarca sebebiyle ürününü düşük fiyata satmak zorunda kaldı. Son yıllarda yaşanan felaket çiftçileri olumsuz etkiledi. Kahverengi kokarca, Ordu’dan sonra rotasını Giresun’a çevirdi ve Türkiye’nin fındık üretimindeki tekel durumu tehlikeye girdi.
Bölgedeki kayıtlar, MÖ 1500’lere kadar fındık üretiminin yapıldığını gösterirken bu kadar büyük bir felaket yaşanmadığını ortaya koymuyor.
Üreticiler ne yapacaklarını bilemiyorlar. Tarlada çalıştırdıkları işçilerin maaşlarını krediyle ödüyorlar ama geri ödeme planı hakkında belirsizlik var. Gelecek yıl tarlaya girip giremeyecekleri konusunda da belirsizlik hakim.
Milyonlarca insanın geçim kaynağı ve ihracat geliri olan fındıkta ciddi sorunlar var ancak iktidar sadece izlemekle yetiniyor.
KÖTÜ GİDEN NE VARSA NEDENİ BAŞKASIDIR!
Her konuda aynı durum geçerli. Sokaklarda artan şiddetin sorumlusu bilgisayar oyunları olarak gösteriliyor. Kadınlar şiddete maruz kalırken suçlu olarak alkol kullanan erkekler gösteriliyor. Uyuşturucu kullanımı erken yaşlara indi ve sebebi olarak ailede ve okulda din eğitiminin eksikliği gösteriliyor. Enflasyon yükseliyor, gıda fiyatları artıyor ve suçlu olarak açgözlü stokçular ve marketler gösteriliyor.
Dış güçler, içerideki düşmanlar, kıskananlar… Bu konuda suçlamalar uzayıp gidiyor. Tüm kötülüklerin sorumlusu olarak sadece Erdoğan ve Saray gösterilmiyor. Diğer tüm kişiler suçlu ilan ediliyor.
KABİNE DEĞİŞECEK, AKP YENİLENECEK!
Hatalar yapılsa da Erdoğan’ın etrafındaki insanlara hatalar yapma fırsatı verdiği belirtiliyor. Ancak her hata cezasını buluyor. Geçtiğimiz hafta yandaş gazetelerde “AKP ve kabinede değişim sinyali” başlıklarının yer aldığı belirtiliyor. Ancak bu değişikliklerin aslında bir anlam ifade etmediği ve sadece algı operasyonu olduğu vurgulanıyor. Kahverengi kokarca ile başa çıkamayan iktidarın kabine değişikliği ile sorunları çözemeyeceği belirtiliyor.
Halkın taleplerini yerine getirmeyen muhalefetin de sorumlu olduğu belirtiliyor. Yapılan uyarılara rağmen değişikliklerin gerçekleşmediği ve sistemin kökten değişimini isteyen milyonlarca insanın beklentilerinin karşılanmadığı belirtiliyor.