Avrupa Merkez Bankası (ECB), piyasa beklentilerine uygun olarak üç temel politika faizini 25 baz puan düşürdüğünü açıkladı. Bu önemli karar, ECB’nin art arda üç toplantısında faiz indirimine gittiği anlamına geliyor. 2024 yılının dördüncü faiz indirimi olarak kaydedilen bu gelişme, Avrupa ekonomisinde pek çok etki yaratması bekleniyor. Merkez Bankası’nın bu hamlesinin, genel ekonomik durumu iyileştirmek ve enflasyon hedeflerine ulaşmak amacıyla gerçekleştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
İlgili faiz oranları üzerinde yapılan değişiklikler ise dikkat çekici. Mevduat faizi, %3.25 seviyesinden %3’e, refinansman faizi ise %3.40’tan %3.15’e ve marjinal borçlanma faizi de %3.65’ten %3.40’a düşürülmüştür. Bu indirimler, ECB’nin para politikası uygulamalarına bağlı olarak, likiditeyi artırmayı ve borçlanma maliyetlerini düşürerek ekonomiye destek sağlamayı hedeflediğini göstermektedir.
ECB Başkanı Christine Lagarde, faiz kararı sonrası düzenlenen basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Lagarde, “Dezenflasyon süreci devam ediyor ve 2025 yılı itibarıyla yüzde 2,3 çekirdek Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) bekliyoruz” dedi. Bu açıklama, merkez bankasının enflasyon hedeflerinin belirlenmesi açısından kritik bir öneme sahip. Lagarde ayrıca, “Finansman koşullarında bir gevşeme var, verileri takip ederek, toplantıdan toplantıya kararlarımızı alacağız” ifadesini kullandı ve bu sürecin dinamik bir şekilde ilerleyeceğinin altını çizdi.
Lagarde, ekonomideki büyümenin çoğunlukla tüketim kaynaklı gerçekleştiğini belirterek, tüketim harcamalarında görülen artışın ekonomik iyileşme için bir olumlu işaret olduğunu ifade etti. Bununla birlikte, ihracatın hala zayıf durumda olduğunu vurgulayarak bazı sektörlerin uluslararası piyasalarda rekabetçi olma konusunda zorluklar yaşadığını da bildirdi. Bu durum, Avrupa ekonomisinin dışa bağımlılığını ve küresel ekonomik koşullardan nasıl etkilendiğini ortaya koymaktadır.
Son olarak, Lagarde, “Mali politikalar ve yapısal adımlar ekonomiyi daha güçlü bir hale getirecektir” diyerek, hükümetlerin alacağı mali önlemler ve yapısal reformların ekonomik büyümeyi destekleyici nitelikte olacağını vurguladı. Bu, ECB’nin faiz indirimlerinin yanı sıra, hükümetlerin de üzerine düşen görevler olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla, Avrupa ekonomisinde sürdürülebilir bir büyüme sağlanabilmesi için farklı aktörlerin işbirliği yapması gerektiği sonucuna varılabilir.
