Almanya’da yaklaşan genel seçimler öncesinde, aşırı sağ karşıtı protestolar hızla artış gösteriyor. Cumartesi günü düzenlenen bir gösteriye Münih’te 200 binden fazla kişi katıldı. Protestoyu düzenleyen organizasyon komitesi, kalabalığın 320 bine kadar ulaştığını öngörüyor. Göstericiler, Oktoberfest’in yapıldığı Theresienwiese Meydanı’nda toplandılar ve “Irkçılık ve nefret bir alternatif değildir” mesajını taşıyan pankartlar açtılar.
Göçmen karşıtı politikalarıyla bilinç kazanan Almanya için Alternatif Partisi (AfD), mevcut anketlerde ikinci sırada yer almakta. Seçmenler, 23 Şubat’ta yapılacak olan seçimler öncesinde tepkilerini sokaklara taşıyarak duruma müdahil oluyorlar. Protestocuların sayısındaki bu artış, Almanya’daki siyasi iklimin giderek daha gerilimli bir hal aldığını gösteriyor.
FUTBOLCULARDAN KİLİSELERE KADAR…
Münih’teki bu gösteriye yalnızca aktivist gruplar değil, Münih Film Festivali, çeşitli kiliseler ve futbol kulüpleri Bayern Münih ile TSV 1860 da destek verdiler. Polis, DPA haber ajansına yaptığı açıklamada gösterinin herhangi bir olaya sahne olmadan sona erdiğini belirtti. Benzer protestolar, Hannover, Rostock ve başka şehirlerde de gerçekleşti. Bu durum, Almanya genelinde aşırı sağa karşı bir direnişin yükseldiğini gösteriyor.
Ocak ayında, Berlin’in Brandenburg Kapısı önünde yapılan büyük bir gösteride büyük bir kalabalık, düdük çalarak faşizm karşıtı şarkılar söylemiş ve AfD’ye karşı pankartlar taşımıştı. Protestocular, aşırı sağın sadece Almanya’da değil, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ve hatta Amerika Birleşik Devletleri’nde de yükseldiğini vurgulamak istiyorlardı.
GİZLİ MUTABAKATI BOZDU
Göstericilerin protesto amacı sadece AfD’ye değil, aynı zamanda merkez sağdaki Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) lideri Friedrich Merz’e de yönelikti. CDU, son günlerde parlamentoya sunduğu göçmen karşıtı yasayı AfD’nin desteğiyle geçirmek suretiyle, eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel başta olmak üzere pek çok kişinin tepkisini çekti. Protestocular, bu durumun Almanya’daki demokratik partiler arasında Nazi sonrası dönemde kurulan sessiz mutabakatı ihlal ettiğini iddia ettiler.
Protestocular, anayasal düzene bağlı olan partilerin, AfD gibi aşırı sağcı gruplarla hiçbir şekilde işbirliği yapmaması gerektiğini vurguladılar. Merz ise, partisinin AfD ile işbirliği yapmadığını ve gelecekte de yapmayacaklarını ifade ederek bu eleştirilere karşılık verdi. Göçmen karşıtı söylemlerle güç kazanan AfD, 2017 yılında ilk kez ulusal parlamentoya girdi. Parti, 2015 yılında Angela Merkel’in mültecilere sınırları açma kararı sonrası önemli bir yükseliş gösterdi.
Almanya’nın dört bir yanında süren bu gösteriler, yaklaşan seçimlere sayılı günler kala aşırı sağa karşı verilen en büyük kitlesel tepki olarak değerlendiriliyor. Bu dalga, bu ülkedeki siyasi iklimin ne denli çalkantılı olduğunu ve halkın bu duruma karşı duyarlılığını gözler önüne seriyor.
