İngiltere Merkez Bankası (BoE), dokuz üyeden oluşan para politikası kurulunda 8 üyesinin oylarıyla politika faizini sabit tutma kararı aldı. Bu, ekonomistler tarafından beklenen bir gelişmeydi; zira Reuters anketine katılan ekonomistler de faiz oranının %4.5 seviyesinde korunmasını öngörüyordu.
BoE Başkanı Andrew Bailey, yaptığı açıklamada, “Şu anda birçok ekonomik belirsizlik var” şeklinde bir değerlendirme yaptı. Ayrıca, bankanın faiz oranlarının hâlâ kademeli olarak düşme eğiliminde olduklarını belirtti, ancak “altı haftalık faiz belirleme toplantılarında küresel ve yerel ekonomilerdeki gelişmeleri dikkatle izleyeceklerini” vurguladı.
Ekonomistlerden Aberdeen’in yardımcı başekonomisti Luke Bartholomew, bankanın zorlu bir ekonomik ortamla karşılaştığını ve “büyümenin yavaşladığı ancak enflasyon baskılarının yüksek seyrettiği” durumun mevcut olduğunu söyledi. Bu şartlar altında, BoE’nin “kademeli ve dikkatli” faiz indirimi politikasını sürdürmesinin muhtemel olduğunu, Mayıs ayında başka bir faiz indirimi yapılabileceğini ifade etti.
Yatırımcılar ise BoE’nin faiz indirimlerine yönelik beklentilerini biraz azalttı. Faiz oranı ile ilgili tahminleri, duyurudan önce 54 baz puan olarak belirlenmişti, ancak bu oranın 2025 yılı sonuna kadar 51 baz puana düşebileceğini düşünüyorlar.
Günün erken saatlerinde açıklanan verilere göre, İngiltere’de maaş artış hızının Ocak ayı itibarıyla geçtiğimiz üç ayda pek değişmediği gözlemlenirken, yaklaşan vergi artışları hakkında işverenlerin işe alımlarda yaşayacakları düşüşe dair uyarıları da dikkate alınmadı.
BoE’nin bu kararı, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’ın, eski Cumhurbaşkanı Trump döneminin ticaret politikalarının ABD ekonomisinde yavaşlamaya ve geçici enflasyona sebep olabileceği yönündeki açıklamalarının ardından alındı. Powell, merkez bankasının faiz oranlarını düşürmek için acele etmediğinin sinyalini verdi.
Wall Street vadeli işlemleri Perşembe günü daha düşük bir açılışa işaret ederken, faiz oranına duyarlı İngiltere bankaları da, devlet tahvili getirilerindeki düşüşü yansıtarak %1.5 oranında bir değer kaybı yaşadı. Bu gelişmeler, mevcut ekonomik durumun belirsizliklerini ve merkez bankalarının alacağı kararların önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
