İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Cumhurbaşkanlığı ön seçim adayı Ekrem İmamoğlu, ‘silahlı terör örgütüne yardım etme’ suçlamasıyla serbest bırakılmasına rağmen yolsuzluk iddiaları nedeniyle tutuklanmıştır. Bu durum, Türkiye’nin siyasi gündeminde önemli bir yer tutmaktadır ve birçok kesimde tartışmalara yol açmaktadır.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, konuyla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, yargısal süreçlerin hukuk sistemi çerçevesinde denetime açık bir şekilde ilerlediğini ifade etti. Tunç, yürütülen soruşturmaların hâlâ devam ettiğini belirterek, konu üzerine yapılan siyasi eleştirilere karşı tepki gösterdi.
Tunç, açıklamalarında şu önemli ifadelere yer verdi:
* “Hâkimler, bakmakta oldukları soruşturma ve kovuşturmalarda kararlarını verirken dosya kapsamı ile bağlıdır; isnat edilen suçlamalara ilişkin iddia, savunma ve deliller doğrultusunda hukuki bir sonuca ulaşırlar.” Bu bilgi, hukukun ne denli önemli bir yapı taşı olduğunu ve yargılı sürecin bağımsızlığını vurgulamaktadır. Hukukun işlemesi, sadece mevcut yasaları değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğünü de gerektirir.
* Tunç, ayrıca, “Bu çerçevede, yürütülen adli soruşturmayı bir ‘siyasi soruşturma’ olarak nitelendirmek yanlış olup, hukuki değerlendirmelerin siyasi zemine çekilmesi, kamuoyunda yanlış algıların oluşmasına neden olabileceği gibi Hukuk Devleti ilkesine de aykırılık teşkil eder.” diyerek, hukuk ile siyaset arasındaki sınırın çok net olması gerektiğini ifade etti. Adalet bağlamında, tarafsızlığın sağlanması büyük önem taşımaktadır.
* “Hukuk Devleti ilkesine ve yargıya duyulan güvenin gereği olarak, sürecin tüm yönleriyle tamamlanması beklenmeli, yorum ve değerlendirmeler bu çerçevede itidalli bir yaklaşımla ele alınmalıdır.” diyen Tunç, adaletin sağlanmasının sadece bir süreç değil, aynı zamanda toplumun güven duygusuyla da ilgili olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle, vatandaşların yargı sürecine olan güveninin pekiştirilmesi gerektiğini vurguladı.
* Son olarak, Tunç, “Sorumluluk makamında olanlar başta olmak üzere herkesin açıklamalarında daha dikkatli, özenli ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri, toplumda yanlış anlaşılmalara yol açabilecek beyanlardan kaçınmaları gerektiği unutulmamalıdır.” diyerek, kamuoyunda oluşan algıların sadece hukuk sisteminin işleyişinde değil, toplumun genel huzurunda da etkili olabileceğine dikkat çekti. Bu, toplumun genel olarak güvenli ve adil bir ortamda yaşamalarının ön koşullarından biri olarak değerlendirilmektedir.
