Marmara Üniversitesi öğrencilerinin yönettiği Marun Gazetesi’nin bildirdiğine göre, 28 Kasım 2024 tarihinde bazı öğrenciler ifade vermeye çağrıldı. Bu gelişme, üniversite bünyesinde artan gerilim ve tartışmaların bir uzantısı olarak dikkat çekmektedir.
İfade verme çağrısının gerekçesi, 9 Ekim 2024 tarihinde kampüste düzenlenen bir protesto gösterisine dayandırılmaktadır. Protestonun içeriği, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü saldırılara ve Marmara Üniversitesi’nin İsrail’deki Hayfa Üniversitesi’yle olan akademik iş birliğine yönelik eleştiriler üzerine yoğunlaşmıştır.
Kampüslerinde Filistin için çadırlar ve stantlar kurarak dayanışma gösterisi yapan Marmara Üniversitesi yönetimi, İsrail ile akademik işbirliğini eleştiren öğrencileri disiplin soruşturmalarıyla susturmaya çalışıyor. Bugün açılan bu soruşturma, 9 Ekim 2024’te gerçekleşen ve… pic.twitter.com/Ks9jkqRtuE
— Marun Gazetesi (@marungazetesi) November 28, 2024
9 Ekim’deki protesto sırasında öğrenciler, yalnızca Gazze’deki olaylara değil, aynı zamanda kendi okullarındaki akademik iş birliği durumuna da tepki göstermişlerdir. Bu durumda, Marmara Üniversitesi yönetimi tarafından uygulanan disiplin soruşturmalarının, öğrencilerin ifade özgürlüğünü kısıtlama amacı taşıdığı iddia edilmektedir.
Protesto esnasında, Filistin halkıyla dayanışmayı simgeleyen çadırlar ve stantlar kuran öğrenciler, bu eylemleriyle üniversitenin sosyal sorumluluğunu vurgulamaya çalıştılar. Ancak, üniversite yönetiminin bu tür etkinliklere bakış açısı ve özellikle akademik iş birlikleri konusunda tutumu, öğrenci topluluğu içerisinde huzursuzluk yaratmaktadır.
Bu durum, Türkiye’deki üniversitelerde öğrenci hareketlerinin nasıl şekillendiğini ve ifade özgürlüğünün sınırlarını ne ölçüde zorladığını gösteren önemli bir örnektir. Marmara Üniversitesi’nde yaşanan bu olay, yalnızca bireysel öğrencilerin değil, geniş bir kitleyi temsil eden kolektif bir duruşun da simgesi haline gelmektedir. Öğrencilerin bu konudaki kararlılığı, onların siyasi ve sosyal meselelerdeki duyarlılığını ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, Marmara Üniversitesi’nde yaşanan bu derinlemesine tartışmalar, hem akademik özgürlüğün hem de öğrenci haklarının korunması açısından dikkat çekici bir durumu işaret ediyor. Öğrencilerin, akademik işbirlikleri ve sosyal adalet konularında seslerini yükseltmeleri, gelecekte olası benzer olaylara karşı bir toplumsal bilinç oluşturması açısından önemlidir.
