Mozambik’te geçen günlerde, Kurtuluş Cephesi’nin (FRELIMO) adayı Daniel Chapo‘nun kazandığı devlet başkanlığı seçiminin ardından, başkent Maputo‘da büyük protestolar meydana geldi. Bu protestolar, toplumda siyasi gerilimlerin yükselmesine sebep olurken, cezaevlerinde de isyanlara yol açtı. Özellikle, Maputo’daki bir cezaevinde, hükümet karşıtı gösterilerin etkisiyle isyan çıktı.
Yerel polis amiri Bernardino Rafael, isyanın çıkış nedenlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Rafael, cezaevi dışındaki protestoların, cezaevinde yaşanan olayları tetiklediğini belirtti. Bu durum, protestoların sadece sokakta değil, cezaevlerinde de yankı bulduğunu gözler önüne serdi. Öte yandan, cezaevlerinde çıkan isyan, güvenlik güçlerinin kontrolünü sağlamak amacıyla büyük bir mücadele gerektirmiştir.
Olayların gelişimi dikkat çekici biçimde sonuçlandı. Rafael, isyan sırasında toplam 1,534 mahkumun kaçtığını ifade etti. Bunun yanı sıra, cezaevi dışındaki güvenlik güçleriyle çatışmalara karışan 33 kişinin hayatını kaybettiği bildirilirken, 15 kişinin de yaralandığı kaydedildi. Bu rakamlar, olayların ciddiyetini göstermekle kalmayıp, aynı zamanda güvenlik durumunu da sorgulattı.
Kaçan mahkumların bir kısmı, güvenlik güçleri tarafından yeniden yakalanırken, 150 mahkumun yakalandığı belirtildi. Ancak, Rafael, sadece bu cezaevinde değil, iki farklı cezaevinde de firar girişimlerinin yaşandığını vurguladı. Bu durum, bölgedeki güvenlik endişelerini artıran bir faktör oldu. Rafael, “Mozambikliler ve güvenlik güçleri olarak endişeliyiz. Önümüzdeki 48 saat içinde suç oranında artış bekliyoruz” diyerek, yaşananların devlete ve halkın güvenliğine ciddi tehditler oluşturduğunu ifade etti.
Bu olaylar, Mozambik’te siyasi durumu ve toplum üzerindeki etkilerini daha da derinleştirirken, hükümetin kontrol mekanizmalarının ne kadar etkili olduğu üzerine tartışmalara yol açmaktadır. Yürütme organının, güvenlik güçleriyle işbirliği içinde bu tür olaylarla başa çıkma yetenekleri, halk tarafından yakından takip edilmektedir. Ayrıca, ülkede yaşanan bu tür olayların, kamu düzenini tehdit eden unsurlar haline gelebileceği de belirtiliyor. Dolayısıyla, hem hükümetin hem de güvenlik birimlerinin, bu durumla ilgili acil önlemler alması gerektiği açıkça görülmektedir.
