Boğaziçi’nde Tepeden İnme Atama Skandalı!

20 Eylül 2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan bir karara göre, Boğaziçi Üniversitesi‘nde herkesten habersiz bir şekilde ‘Film ve Medya Çalışmaları Enstitüsü’ kurulmuştur. Bu enstitü, üniversitenin gelişim sürecini ve akademik yapısını derinden etkileyen bir adım olmuştur.
Enstitünün müdürlüğüne Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Metin Başbay atanmıştır. Başbay’ın atanması, üniversitenin iktisat bölümünde ilgili kurulların olumsuz görüşüne rağmen tepeden inme bir şekilde gerçekleşmiştir. Ayrıca, kendisi ‘kayyım rektör’ olarak bilinen Naci İnci’nin danışmanlığını yürütmektedir. Bu durum, üniversitedeki yönetim politikalarının ne denli tartışmalı olduğunu gözler önüne sermektedir.
Ancak Başbay’ın müdürlüğü çok uzun sürmemiş ve yaklaşık iki hafta sonra, okul yönetimi onun görevine son vererek Cihat Arınç‘ı müdür olarak atamıştır. Arınç, İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır ve kendisi de adrese teslim bir kadro ile Boğaziçi Üniversitesi’nde işe alınmıştır. İlgili süreçte, Cihat Arınç işe alındığı gibi usulsüz bir biçimde iletişim fakültesini temsilen okulun senatosuna dahil edilmiştir.
İletişim Fakültesi, Şubat 2021’de kurulmasına rağmen, yaklaşık dört yıl geçmesine rağmen henüz öğrenci kabul etmeye başlayamamıştır. Fakültede yalnızca dekan olarak endüstri mühendisi olan Gürkan Kumbaroğlu, Cihat Arınç ve zaman zaman değişen bir fakülte sekreteri bulunmaktadır. Dolayısıyla, fakültede başka bir öğretim üyesi bulunmamaktadır. Bu durum, Fakülte’nin gerekli şartları sağlamadığı için senatoya temsilci gönderememesi eleştirilerini beraberinde getirmektedir.
Bu yeni atama ile birlikte, Cihat Arınç senatoda hem İletişim Fakültesi temsilcisi hem de Film ve Medya Çalışmaları Enstitüsü müdürü olarak iki farklı imza yetkisine sahip olacaktır. Bu durum, üniversitedeki güç dengeleri üzerinde de etkili olabilecek bir yapı oluşturmaktadır.
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki bu gelişmeler, akademik özgürlükler ve yönetim tarzlarına dair kaygıları artırmaktadır. Yönetimsel kararların nasıl alındığı, atamaların hangi kriterlere göre yapıldığı gibi sorular, üniversite camiası içerisinde geniş bir tartışma alanı yaratmaktadır. Bu tür uygulamaların, üniversitenin akademik kalitesini ve uluslararası prestijini zedelemesi endişe verici bir unsurdur. Boğaziçi Üniversitesi’nin daha sağlıklı bir akademik yapıya kavuşması için şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin ön plana çıkarılması gerekmektedir.