DEM Parti’den İmamoğlu’na Destek Açıklaması

DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ‘kent uzlaşısı’ ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve belediye üzerinde uygulanan hukuksuz operasyonların ardından geldi. Kurul, Türkiye’de geçmişte yaşanan darbe girişimlerini anımsatarak, mevcut iktidarın medya üzerindeki etkisini ve basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamaları eleştirdi. Açıklamada, iktidara yakın medya kuruluşlarında yer alan bazı gazetecilerin, basın etiğine uygun davranmadıkları ve hedef aldıkları bireyleri mahkeme edercesine yargıladıkları belirtildi.
İlgili açıklamalarda “Bu gazeteci müsveddelerinin hedefe oturttukları insanları hakim edasıyla yargılaması, her önüne geleni terörist ilan ederek yargısız infaz yapması adeta usul olmuştur.” ifadesi dikkat çekti. DEM Parti, yaşanan bu durumun bir algı yaratma çabası olduğu ve sosyal medyada yayımlanan asılsız istihbarat belgeleriyle ilgili olduğunu vurguladı. Açıklamalarda, basına dayalı bu yargılamaların, toplumda büyük bir infiale sebep olduğu ve itibar suikastı kelimesinin gerçeğe uygun bir tanım olduğu belirtildi.
DEM Parti, kent uzlaşısına ilişkin açıklamalarında ise şu noktaların altını çizdi: “Kent uzlaşısı, halkımızın talep ve beklentileri üzerine partimiz tarafından açık bir şekilde kamuoyuna aktarılmıştır.” Bu uygulamanın, yerel seçimler süresince Türkiye’nin dört bir yanında başarıyla uygulandığı ifade edildi. Ayrıca, kent uzlaşısının halkın iradesine dayandığı ve çeşitli toplumsal kesimleri bir araya getiren şeffaf bir süreç sunduğu kaydedildi. Böylelikle, DEM Parti, siyasetin ve muhalefetin gerekliliklerini yerine getirme çabasının halkı yok saymak olarak görülemeyeceğini öne sürdü.
Ayrıca, DEM Parti, az önce bahsedilen açıklamalarda, HDP Eş Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunmuş Azad Barış’ın hedef alınmasıyla ilgili de eleştirilerde bulundu. “Bu meseleyi kriminalize etme girişimi, operasyonun sahiplerinin zelil ve sefil halini göstermektedir.” denildi. Açıklamada, Azad Barış’ın fikirlerinin ifade özgürlüğü kapsamında tutulması gerektiği vurgulandı. İddiaların, basında ve uluslararası arena ile bağlantılı bir felsefe doktoru ve sosyolog olan Barış hakkında hiçbir somut kanıt sunmuyorsa, bu durumun ne denli acı bir tablo olduğuna vurgu yapıldı. Aynı zamanda, “Kara propaganda” olarak nitelendirilen bu davranışların yargı önünde sonuçsuz kalmayacağı ifade edildi.
DEM Parti, kent uzlaşısının halkın doğrudan siyasete katılımını fikir olarak kapsamlı bir şekilde sunduğunu belirtti. “Kent uzlaşısı, halkın talep ve isteklerinin seçimden önce yönetimlere taşıma yoludur.” ifadesi ile bu konunun önemine dikkat çektiler. Ayrıca, kent uzlaşısının kriminalize edilmesinin, halk iradesinin sorgulanması anlamına geldiği ifade edilerek; “Bu, kimsenin haddi değildir.” denildi.
Son olarak, DEM Parti, ekranlarda yer alan iftira belgeleriyle masumiyet karinesini hiçe sayarak bir algı yaratmaya çalışanlar için hukukun önünde hesap sorulmaktan asla vazgeçmeyeceklerini belirtti. “Asıl suç, etik ve hukuksal normları çiğneyerek oluşturulan bu algı operasyonlarıdır.” diyerek, geçmişte benzer durumların halkın vicdanında nasıl bir karşılık bulduğunu hatırlattılar. Dolayısıyla, halkın iradesine ipotek koymak isteyen bu anlayışa boyun eğmeyeceklerini ifade ettiler.