Narin Güran Davası: CHP Kadın Kolları Diyarbakır’da

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı kırsal Taşvantepe Mahallesi’nde, 21 Ağustos 2023 tarihinde kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cinayetine ilişkin davanın ilk duruşması, Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirilecek. Narin’in kaybolmasının ardından başlatılan arama çalışmaları, 19 gün sonra, 8 Eylül 2023 tarihinde Narin’in cesedinin bulunduğu Eğertutmaz Deresi’nde son bulmuştu. Bu acı olayın ardından, davanın takip edilmesi için çeşitli toplumsal ve siyasi kesimlerden tepkiler ve destekler gelmeye devam ediyor.
CHP Kadın Kolları Davaya Desteğini Belirtti
Bu kapsamda, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kadın Kolları Genel Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, 8 Eylül’de gerçekleştirilmesi planlanan davanın ilk duruşmasının Diyarbakır’da olduğunu hatırlatarak, Kadın Kolları Merkez Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte davayı yakından takip edeceklerini duyurdu. Kaya, davanın sadece bir yargı süreci değil, aynı zamanda toplumda kadın ve çocuk cinayetlerine karşı bir duruş sergileme fırsatı olduğunu vurguladı.
Adalet Talepleri ve Sorumluluktan Kaçınma Eleştirileri
Kaya, yaptığı basın açıklamasında Türkiye’de kadın ve çocuk cinayetlerinin önlenmesi için gerekli mekanizmaların etkin bir şekilde uygulanmadığını belirterek, “Narin’in davasına bakanlık tarafından avukat gönderilmesini aklımızla dalga geçilmesi olarak okuyorum. Bu ülkenin ihtiyacı olan şey üç beş bakanlık avukatı değil, bağımsız ve tarafsız bir yargıdır” ifadelerine yer verdi. Kaya’nın bu sözleri, toplumun adalet arayışının sadece hukuki değil, aynı zamanda siyasi bir boyutu olduğunu da gözler önüne serdi.
Ayrıca Kaya, adaletin yerine gelmesi için sorumluların hesap vermesi gerektiğini dile getirerek, “Bu ülkenin adaleti toprağın altına gömenlerin, yüzbinlerce çocuğun hayatını kaybetmesine sebep olan kişilerin istifa etmesiyle olur” şeklinde bir yorumda bulundu. 7 Kasım 2023’te gerçekleşecek olan etkinlikte tüm sorumlulara hesap sormak amacıyla Diyarbakır’da olacaklarını belirten Kaya, “İlk günden itibaren oradaydık, son güne kadar orada olacağız” dedi.
Bu açıklamalar, Narin Güran davasının sadece bireysel bir kaybın ötesinde, toplumsal bir infial yaratan bir olaya dönüştüğünü ve geniş kitleler tarafından sahiplenildiğini göstermektedir. Siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin aktif katılımı, hukukun üstünlüğü ve adalet arayışını daha da görünür kılmakta ve toplumda bir dayanışma ruhu geliştirmektedir.
Toplum, Narin’in davasının yalnızca bir cinayet davası olmadığını, var olan sistematik sorunların da görünmesine yardımcı olacak bir platform sunduğunun farkındadır. Bu çerçevede, davanın gidişatı ve sonuçları büyük bir dikkatle izlenmektedir. Türkiye’de kadın ve çocuk cinayetlerine karşı ses yükseltmek, yalnızca hukuk süreçleriyle değil, aynı zamanda toplumsal bilinçlenme ve değişim ile sağlanabilir.
Sonuç olarak, Narin Güran cinayeti davası, sadece bir yargı meselesi değil, aynı zamanda Türkiye’deki toplumsal adalet anlayışının ve cinsiyet eşitsizliğinin sorgulanmasına yol açacak bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kaynak: ANKA