Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki turistik adası Santorini, son günlerde yaşanan yoğun sismik aktiviteler nedeniyle Perşembe günü olağanüstü hal ilan etti. Bu durum, sadece Santorini’yi değil, çevresindeki Anafi, Amorgos ve Ios adalarını da etkiledi ve bölgedeki sakinler ile turistlerin hızla adayı terk etmesine neden oldu. Yunan yetkilileri, olağanüstü halin 1 Mart’a kadar süreceğini açıklarken, yaşanan sarsıntıların toprak kaymalarına yol açarak büyük hasar yaratabileceği konusunda halkı uyardı.
Yerin Gürültüsü Duyuluyor
Amorgos Adası’nın Belediye Başkan Yardımcısı Stamatis Simos, “Merkeze daha yakınız, bu yüzden daha çok sallanıyoruz ve yeraltından gelen gürültüyü daha net duyuyoruz” şeklinde bir açıklama yaptı. Santorini’deki yapıların büyük çoğunluğunun volkanik kaya üzerine kurulu olduğunu ve bu binaların volkanik dağa bakan sarp yamaçlarda bulunduğunu belirtti. Simos, Amorgos’taki yapıların Santorini’ye nazaran daha sağlam olduğunu ifade ederek, “Şu ana kadar insanlar sakinliğini korudu, ancak binaların durumu Santorini’de daha büyük bir risk oluşturuyor” dedi. Yetkililer, bölgedeki sismik aktivitenin seyrine göre olağanüstü hal süresinin uzatılabileceği bilgisi veriyor.
İnsanlar Uykusuz Kalıyor
Çarşamba gecesi, Santorini açıklarında 4 büyüklüğünü aşan altı deprem kaydedildi. Ayrıca, gece yarısından sonra Amorgos’un güneyinde 5.2 büyüklüğünde daha güçlü bir sarsıntı yaşandı. Bu depremler, adada kalanların günlük yaşamını ciddi şekilde etkiliyor. Anafi Belediye Başkanı Iakovos Poussos, Atina-Makedonya Haber Ajansı’na verdiği röportajda, “Sürekli yaşanan sarsıntılar bizi yormaya başladı, özellikle dün gece hiç durmadı. İnsanlar endişeli, elbette, ama asıl sorun uykusuz kalmamız” diye belirtti. Anafi’de havaalanı olmadığı ve olumsuz hava koşulları nedeniyle feribot seferlerinin iptal edilmesi, bölgedeki güvensizlik hissini daha da artırmış durumda.
Yunan hükümetinin bu olağanüstü durumla nasıl bir yol izleyeceği ve olası hasarların önlenip önlenemeyeceği ise merak konusu. Sıklaşan depremler halk üzerinde korku ve belirsizlik yaratırken, yerel yönetimlerin bu süreçte nasıl bir yaklaşım sergileyeceği dikkatle izlenmekte.
