Alman otomotiv üreticisi Volkswagen, insan hakları ihlali iddiaları nedeniyle uluslararası baskı altında kalması sonucunda, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi‘ndeki fabrikasını sattığı bildirildi. Bu satış kararı, şirketin söz konusu bölgede yaşanan insan hakları sorunları nedeniyle maruz kaldığı eleştirilerin artmasının ardından geldi.
Volkswagen tarafından yapılan resmi açıklamada, şirketin Çinli ortağı SAIC ile ilgili olarak, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki fabrika ve test pistlerinin, devlete ait Shanghai Lingang Development Group‘un bir yan kuruluşu olan Shanghai Motor Vehicle Inspection Certification (SMVIC)‘ye devredilmesi için anlaşmaya varıldığı belirtildi.
ÇALIŞANLARIN TÜMÜ SMVIC TARAFINDAN DEVRALINDI
İlgili satış anlaşmasının finansal detayları hakkında herhangi bir bilgi paylaşılmamış olsa da, fabrikanın mevcut tüm çalışanlarının SMVIC tarafından devralınacağı ifade edildi. Bu satış kararının, Volkswagen’in yoğun rekabet ile birlikte düşen talep nedeniyle karşılaştığı zorlukların bir parçası olarak değerlendirildiği dikkat çekmektedir.
Özellikle, Çin, Volkswagen’in en büyük satış pazarı olarak karşımıza çıkarken, Sincan Uygur Özerk Bölgesi, sıklıkla insan hakları ihlalleri ile anılması dolayısıyla Volkswagen’in burada faaliyet göstermesine yönelik olumsuz eleştiriler artmıştır. Volkswagen, fabrikanın işleyişinin bölgedeki insanların sosyal ve ekonomik durumunu iyileştirmeye katkı sağladığını savunarak, operasyonlarını sonlandırmayı sürekli olarak reddetmişti. Bununla birlikte, Şubat 2024’te Alman Handelsblatt gazetesinin Sincan’daki Turpan şehrinde bir test pistinin inşası sırasında Uygurların zorla çalıştırıldığı yönündeki iddiaları, durumun ciddiyetini artırmıştır.
YENİ MODELLERİN 15’İ SADECE ÇİN PAZARI İÇİN GELİŞTİRİLECEK
Öte yandan, Volkswagen’in SAIC ile olan işbirliğini 2040 yılına kadar uzattığı da ayrıca duyurulmuştur. Bu ortak girişim çerçevesinde, 2030 yılına kadar 8 elektrikli ve hibrit araç da dahil olmak üzere toplamda 18 yeni modelin piyasaya sunulması planlanmaktadır. Yeni modellerin 15’inin sadece Çin pazarına yönelik olarak geliştirileceği vurgulanmaktadır. Bu strateji, Volkswagen’in Çin pazarındaki varlığını güçlendirmek ve benzer zorluklarla başa çıkmak için atmış olduğu önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Bu gelişmeler, hem Volkswagen’in iş stratejisini hem de uluslararası toplumun insan hakları konusundaki hassasiyetini gözler önüne sermektedir. Şirketin, belirli pazar gereksinimlerine ve uluslararası normlara uyum sağlama çabası, küresel otomotiv endüstrisinde önemli değişimleri de beraberinde getirebilir.
