Almanya Ekonomisi 2025 İçin Karamsar Beklentilerle Dolu

Almanya’daki iş dünyası derneklerinin 49’uyla birlikte gerçekleştiren IW, 2025 yılı için beklentilerini belirlemek amacıyla bir anket düzenledi. Bu ankete katılan derneklerin %63’ü, yani 31 dernek, 2023’e göre ekonomide mevcut durumu daha kötü görüyor. Öte yandan, 49 temsilciden 20’si 2025 yılında daha düşük üretim beklerken yalnızca 16’sı üretimde artış öngörüyor.
Bu olumsuz beklentilerin sebepleri arasında aşırı bürokrasi, yüksek enerji, işgücü ve malzeme maliyetleri ile şirketlerin uluslararası rekabete uyum sağlama zorlukları öne çıkıyor. IW raporunda yapılan değerlendirme, çoğu sektördeki olumsuz hava durumu ve geleceğe dair belirsizliklerin, Alman ekonomisini derin bir kriz içinde sıkıştırdığına işaret ediyor. Küresel ekonomik durumun belirsizliği, ihracatı engelleyerek ve iç siyasi karışıklıklar da yatırımları olumsuz etkileyerek yatırımcıların yeni makinelere, teknolojilere veya araçlara yönelme olasılığını azaltmakta.
Yüksek enerji fiyatları ve alışılmışın dışında yüksek faiz oranları da şirketlerin faaliyetlerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmakta. Ayrıca, anketi yanıtlayan derneklerden 25’i, gelecek yıl sektörlerinde işten çıkarma beklediklerini belirtirken sadece 7 dernek istihdamın artmasını öngörüyor. Özellikle ilaç sektörü ve havacılık sektöründe istihdam artışı beklenirken, demir-çelik, makine mühendisliği ve inşaat gibi sanayi sektörlerinde iş olanaklarının azalması öngörülmekte.
IW Direktörü Michael Hüther, Alman ekonomisinin 2025 yılı itibarıyla toparlanamayacağı görüşünü paylaşıyor. Hüther, mevcut durumun çok sayıda sorunla dolu ve endişe verici olduğunu ifade ederek, geçmişteki krizlerin doğrudan istemlilik ile tetiklendiğini ve daha az kapsamlı olduğunu belirtiyor. Şimdi ise hem yurtiçinde hem de yurtdışında belirsizlikler bulunduğu için, bir sonraki federal hükümetin sürdürülebilir bir ekonomik perspektif oluşturmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
BÜYÜMEDE ZORLUK YAŞANIYOR
Almanya’nın kendi ürettiği bürokrasi, kurallar ve prosedürlerin etkisinde olduğu ve bu nedenle sıkıştığı belirtiliyor. Ülke ekonomisi, düşük yatırımlar, yüksek bürokrasi ve yerleşim maliyetleri ile boğuşmakta. Bunun yanı sıra iç ve dış siyasi çalkantılar da sürecin seyrini negatif olarak etkiliyor, bu durum Avrupa ve uluslararası alanda geride kalmasına neden oluyor.
Alman büyüme modeli, tarihsel olarak küresel ticaret, ucuz enerji girdileri üzerinden yapılan bir yükseliş sağlasa da, günümüzde yapısal zorluklar ve jeopolitik risklerle karşı karşıya. Küresel ticaretteki korumacılığın artışı ve Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle enerji maliyetlerinin yükselmesi, Alman ekonomisinin reel GSYH büyümesini Kovid-19 sonrası G7 ülkeleri arasında en düşük seviyeye düşürmüştür. Ticari bağımlılıklar, yüksek enerji fiyatları ve demografik sorunlar da bu durumu daha karmaşık hale getiriyor.
Alman sanayisi, ihracata olan bağımlılığıyla birlikte küresel yavaşlamadan etkilenmekte. 2023 yılına kadar sanayi sektörü büyük ölçüde etkilendi ve bu yılın ikinci çeyreğinde %0,3 küçülme yaşanırken, üçüncü çeyrekte %0,2 büyüme kaydedildi. Ancak bu büyümenin kalıcılığı sorgulanıyor çünkü imalat sektöründeki zayıflık devam