Biden, Gazze’de Ateşkesle Umut Tassa!

ABD Başkanı Joe Biden, görevinin son gününde Güney Carolina’yı ziyaret ederken, Gazze’de başlayan ateşkes ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Bu toplantıda Biden, söz konusu ateşkesin sağlanmasında uzun çabaların sonucunda başarılı olduklarını dile getirerek, uluslararası diplomasiye önemli bir vurgu yaptı.
Biden, kabul edilen Gazze ateşkes anlaşmasının, kendisinin Mayıs ayında sunduğu taslağın hemen hemen aynısı olduğunu belirtti. “Bunca acı, yıkım ve can kaybından sonra bugün Gazze’de silahlar sustu. Bu, 31 Mayıs’ta ana hatlarını paylaştığım anlaşmaydı,” şeklinde konuşarak, bu tarihi anın önemine dikkat çekti.
Gazze’deki ateşkes anlaşmasının ardından gelen diğer bir gelişme ise İsrail ile Lübnan arasındaki ateşkes anlaşmasıydı. Biden, bu iki anlaşmanın bölgedeki barış için önemli bir adım olduğunu ve bu hedefe ulaşmanın memnuniyet verici olduğunu düşündüğünü ifade etti. “Gazze’deki bu anlaşmanın tamamıyla uygulanmasını bekliyorum,” dedi ve bu yeni ateşkesin kalıcı olmasının altını çizdi.
Biden, ABD’nin, Ortadoğu’daki çatışmaların daha geniş bir savaşa dönüşme riskine karşı önlem alması gerektiğini de belirtti. “Amerika’yı bölgede daha geniş bir savaşa sürükleme riskini göze aldım. Eğer izlediğim yolu terk etseydim, bugün gördüğümüz ateşkese ulaşamayacağımıza karar verdim. Şimdi ise bölge temelden değişmiş durumda,” açıklamasında bulundu. Bu ifadeleriyle, kendisinin izlediği diplomatik yolun kritik önemine vurgu yaptı.
Ayrıca, Biden, “İran’ın son birkaç on yılın en zayıf noktasında olduğunu, Hamas ve Hizbullah’ın da ciddi şekilde zayıflatıldığını” öne sürdü. Bu konudaki gözlemleri, Ortadoğu’daki güç dinamiklerinin yeniden şekillendiğini ve böylece kalıcı barış sağlama fikrinin daha olası hale geldiğini düşündürdü.
Sonuç olarak, Joe Biden’ın Gazze’de sağlanan ateşkes, bölgedeki çatışmalara yönelik daha geniş bir diplomatik çabanın sonucu olarak değerlendiriliyor. Bu ateşkesin, hem bölgesel hem de uluslararası barış için önemli bir adım olduğu ifade ediliyor. Biden’ın sözleri, ABD’nin Ortadoğu’daki rolünün ve etkisinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine dair belli işaretler taşıyor.