Siyaset

Ucube Rejim ve Devletin Değeri

Türkiye’de yürürlükte olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, toplumun yarısından fazlası ve Meclis’te varlığını sürdüren muhalefet partileri tarafından ucube bir rejim olarak nitelendiriliyor. Rejim, en basit anlamda “devletlerin uyguladığı yönetim biçimi” olarak tanımlanabilir. Şu anda 80 milyonun üzerinde yurttaşı yöneten bu mekanizmaya “ucube devlet” demek mümkün. Erdoğan ve Bahçeli’nin adım adım inşa ettiği rejimde halk yok, kanun yok, anayasa yok, Meclis dâhil hiçbir kurum yok. Devlet sadece iktidar elitlerinin ve yandaşlarının çıkarlarını korumak için çalışan devasa bir mekanizmaya dönüşmüş durumda.

Bu durum önemli bir bakımdan; işin bu tarafı görülmeden, sadece seçim, sandık, Meclis gibi kavramlara takılıp ilerleyen bir muhalefetin bu mekanizmayla baş etme şansı yok. Muhalefetin potansiyel cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu’na garip bir dava sonrası siyaset yapıp yapamayacağını belki de seçime 6 ay kala öğrenebileceğiz. İktidar ise elinde tuttuğu devlet mekanizmasıyla daha hangi hileleri hayata geçireceğini göreceğiz.

Geçen hafta “aklından geçirme” diyenlerin sayısının arttığı bir hafta oldu. Hopa’dan Gebze’ye bedel ödeyerek iktidarın karşısına dikilenler yol gösterdi. Eylül ayının, işçinin, emeklinin ve gençlerin sokağı bırakmayacağı bir ay olacağı ilk haftadan belli oldu. Bir öğün yemekten bilimsel müfredata kadar eğitim sezonu da itirazlar ve taleplerle açılıyor. Erdoğan nihayet teğmenlere haddini bildirip “hepsine gereken ceza verilecek” dedi. Yemin törenini kendilerine yönelik “kılıç sallamak” olarak nitelendirdi.

Mütedeyyin diye ifade edilen ve bugünlerde kafası biraz karışık olan sıradan yurttaşların da dâhil edilmek istendiği ortaya çıktı. Geriye kimler kaldı? İktidar ortağı MHP ve ona destek olan her türlü legal-illegal yapılar. Erdoğan, kendisine en az bir kere oy vermiş herkesi, onunla bir dönemde ittifak yapmış partileri ve 22 yıldır zenginleşip palazlanan herkesi tekrar şemsiyenin altına çağırdı.

CHP’nin cumhurbaşkanı adaylık meselesi parti içinde önemli bir gündem olmaya devam ediyor. Parti genel merkezi bunu kabul etse de, tüzük kurultayında yaşananlar durumun pek öyle olmadığını gösterdi. Cumartesi günü yaşanan olaylar CHP muhaliflerinin partide çalkantı çıkarmak için çok özel bir gayret sarf etmelerine gerek olmadığını gösterdi.

Geçen hafta gazete olarak birçok başlıkta pozitif olarak ayrıştık. Manşetlerde yaşanılan büyük yıkımın ana sorumlusuna işaret ederken, birçok haberle de bu gerçeği somutladık. Reyting ve satış baskısını üzerimizde hissetmeden, ülkenin sahici gündemlerini gerçek insanların sözleriyle sayfalarımıza taşımaya devam edeceğiz. Ülkenin içinde bulunduğu zaman diliminde BirGün’e hiç olmadığı kadar ihtiyaç olduğunu görüyoruz._MAJOR_BREAK_İktidara karşı mücadelede önemli bir rol oynarken, “mış” gibi yapan muhalefete çıkış yapmaktan çekinmeyeceğiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu