Kremlin, Suriye’deki istikrarsızlığın tüm Orta Doğu üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekerek, “birleşik ve dostane bir Suriye” arzusunu dile getirdi. Bu açıklama, devrik lider Beşar Esad’ın destekçileri ile yeni yönetim arasındaki çatışmalara denk geldi. Bu çatışmaların sonucunda, çoğunluğu sivil olmak üzere 1.000’den fazla insan hayatını kaybetti. Rusya, Aralık ayında Suriye’yi terk eden Esad’ın en büyük destekçilerinden biri olarak öne çıkıyor ve bu süreçte Moskova’ya sığınan Esad’ın akıbetiyle yakından ilgileniyor.
Rusya’nın Suriye’de stratejik açıdan büyük öneme sahip iki askeri üssü bulunuyor. Kremlin, Esad sonrası dönemde bu üslerini korumayı hedefliyor. Rusya, Suriye’nin istikrarsızlaşmasının yalnızca Suriye’yi değil, bölgedeki diğer ülkeleri de tehdit edeceğini belirtiyor. Bu bağlamda, Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, bölgedeki istikrarsızlığın yıkıcı sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu.
Peskov, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Burası son derece hassas bir bölge. Herhangi bir ülkenin istikrarsızlaşması ya da parçalanması, yalnızca o ülkeyi değil, tüm bölgeyi olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, Suriye’yi birleşik, müreffeh, gelişen, öngörülebilir ve dostane bir ülke olarak görmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın Suriye’deki durumu gözlemlediğini ve diğer ülkelerle bu konudaki temaslarının sürdüğünü vurgulayan Peskov’un açıklamalarını, Rusya’nın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Vassily Nebenzia da destekledi. Nebenzia, ABD ile Suriye’de artan şiddet olayları konusunda bir koordinasyon içinde olduklarını belirtti.
TASS haberi, Nebenzia’nın ABD ile Suriye’deki durum üzerine gerçekleştirdiği görüşmelere dikkat çekerek, iki ülkenin bu şiddet olaylarının önlenmesi noktasında işbirliği yapmasının önemli olduğunu vurguladı. Bu açıklamalar, Rusya’nın Suriye’deki rolünü güçlendirme çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Özellikle Esad rejiminden yana olan bir duruş sergileyen Rusya, bölgedeki diğer güçlerle de dengeleri korumaya çalışıyor.
Sonuç olarak, Kremlin’in Suriye politikasında, ülkenin birleşik kalması ve istikrara kavuşması amacıyla atılacak adımlar büyük bir önem taşıyor. Rusya’nın, bu hedefler doğrultusunda diğer ülkelerle sürdürdüğü temaslar ve koordinasyon çabaları, gelecekteki bölgesel dinamikler üzerinde belirleyici bir rol oynayabilir. Orta Doğu’daki karmaşık siyasi yapının ve savaşın getirdiği zorlukların, mevcut durumun daha da kötüleşmesine neden olması ihtimali, uluslararası aktörler tarafından ciddiye alınmalı ve uygun önlemler geliştirilmelidir.
