Filistinli sağlık yetkilileri, 5 Kasım 2023 tarihinde İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava saldırıları sonucunda en az 31 kişinin hayatını kaybettiğini bildirmiştir. Bu saldırılar, bölgedeki çatışmaların tırmanmasıyla birlikte yeniden başlayan yoğun bombardımanın bir parçası olarak öne çıkmaktadır.
Yetkililer, İsrail’in hava ve kara saldırılarının arkasında yatan niyetinin, Gazze’nin kuzeyindeki iki kasaba ve bir mülteci kampını boşaltarak “tampon bölgeler” oluşturmak olduğunu belirtti. Bu durumun “bir etnik temizlik” çerçevesinde gerçekleştiği iddiaları gündeme geldi. Özellikle Beyt Lahiya ve Cibaliye kasabalarındaki mülteci kamplarının hedef alındığı öne sürülmektedir. Bu kamplar, Gazze’deki sekiz tarihi mülteci kampı arasında en büyüğü olarak bilinir ve içinde birçok sığınmacı yaşamaktadır.
İsrail ordusu ise bu etnik temizlik iddialarını reddetti. Ordu, Gazze’de Hamas militanlarıyla aktif çatışma içinde olduğunu ve bu nedenle bu bölgelerde askeri operasyonlar düzenlediğini ifade etti. Ancak, iddia edilen saldırılarda sivil hayatın kaybı dikkat çekmektedir. Sağlık görevlileri, Beyt Lahiya’da ve Cibaliye’deki evlere yönelik hava saldırılarında 13 Filistinlinin öldüğünü bildirdi.
Öte yandan, saldırıların Gazze Şehri ve güney bölgelerinde de devam ettiği belirtiliyor. Özellikle Han Yunus bölgesinde yapılan saldırılarda dört çocuk da dahil olmak üzere toplamda sekiz kişinin yaşamını yitirdiği aktarılmaktadır. Bu durum, bölgedeki iç savaşın ne denli derinlemesine etkiler yarattığını bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Cumartesi günü yapılan resmi açıklamalarda, İsrail ordusunun Cibaliye’ye yeni bir ordu bölüğü gönderdiğini duyurdu. 5 Ekim 2023 tarihinden bu yana süregeldiği bildirilen çatışmalarda, yüzlerce Filistinlinin öldüğü vurgulanmaktadır. Ortaya çıkan bu tablo, uluslararası kamuoyunda derin endişelere yol açmakta ve bölgedeki insani durumu daha da kritik hale getirmektedir.
Sonuç olarak, Gazze’deki son gelişmeler, İsrail ve Filistin arasındaki çatışmaların şiddetini artırmış ve sivil kayıpların artmasına neden olmuştur. Uluslararası toplumun bu duruma nasıl bir yanıt vereceği ise merakla beklenmektedir. Sosyal medya ve diğer iletişim platformları üzerinden yapılan paylaşımlar, bu süreçte yaşanan trajedilerin gözler önüne serilmesine yardımcı olmaktadır.
