Erdoğan’ın Faiz İndirim Açıklaması Ekonomiyi Sarsıyor!

Türkiye’de 28 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilen seçimlerin ardından yeni ekonomi yönetimi, yüksek enflasyonla başa çıkabilmek için geleneksel iktisat politikasına geri dönmüş ve ardından ardı ardına faiz artırımı kararları almıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), son 8 aylık dönemde politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit tutmuşken, bu hafta 250 baz puanlık bir faiz indirimine gitti. Bu durum, gelecek yıl özellikle izlenecek ekonomi politikaları hakkında bazı endişeleri artırmıştı.
Yatırımcıların duyduğu belirsizlik ve endişenin üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar ise iktisatçılar arasında ciddi kaygılar yaratmıştır. 27 Ekim 2023 tarihinde, Bursa’daki Tofaş Spor Salonu’nda gerçekleştirilen AK Parti Bursa 8. Olağan İl Kongresi’nde konuşan Erdoğan, “Faizi kesinlikle indirmeye başlayacağız. 2025, bunun işaret yılı olacaktır. Faiz inecek ki enflasyon da insin. Bu adımı atacağız. Bu bizim artık olmazsa olmazımız,” ifadelerini kullanmıştır. Bu sözler, Türkiye ekonomisinde son yıllarda ağır sonuçlar doğuran ‘Faiz Sebep Enflasyon Sonuçtur’ görüşünün yeniden mi benimsenip benimsenmeyeceği sorusunu gündeme getirmiştir.
‘EYVAH Kİ, EYVAHHHH!’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına ilk tepki ekonomist Atilla Yeşilada’dan gelmiştir. Yeşilada, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Erdoğan’ın sözlerinin yer aldığı habere karşılıksız olarak, “Eyvah ki, EYVAHHHH!” notunu düşerek endişelerini ifade etmiştir. Ekonomist, bu tür açıklamaların piyasalardaki belirsizliği artırdığını ve yatırımcıları olumsuz etkilediğini belirtmiştir.
Öte yandan, Yeşilada bir medya programında yaptığı yorumda, 2025 yılına kadar TCMB’nin agresif faiz indirimlerine gitmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Türkiye’nin uluslararası piyasalarda hâlâ “Erdoğan, NAS politikalarına dönüş yapar mı?” endişesi altında olduğunu ifade etmiştir. Yeşilada, yüksek enflasyonu etkili bir şekilde kontrol altına almak için Merkez Bankası’nın ani ve sert faiz indirimleri uygulaması halinde, ekonominin telafisi olmayan bir darbe alabileceğini belirtmiştir. Bu durum, Türk lirasının değerinin ciddi bir düşüş yaşaması ve döviz kriziyle birlikte daha büyük ekonomik sorunların patlak vermesi ihtimalini doğurabilir.
Bu gelişmeler göz önüne alındığında, Türkiye’nin ekonomik geleceği üzerindeki belirsizlikler artmakta ve yatırımcılar arasında kaygılar büyümektedir. Ekonomik istikrarı sağlamak için atılacak adımlar, hem Merkez Bankası’nın faiz politikaları hem de hükümetin ekonomik yaklaşımlarındaki değişimlerle doğrudan ilişkilidir. Herkesin gözü, önümüzdeki dönemde alınacak olan kararlar üzerindedir.