Son yıllarda Mersin, insan hayatını ve tarım sektörünü derinden etkileyen en zorlu kış koşullarını deneyimlemekte. Meteoroloji tarafından yapılan don uyarısı, bölgedeki çiftçilerin endişelerini artırdı. Özellikle örtü altı üretim yapılan alanlarda çalışan çiftçiler, seraların iç sıcaklığını korumak adına üç gece boyunca nöbet tutmakta ve seralarda soba yakmaktadır. Soğuk hava koşulları, yalnızca seraların değil, çiçek verme aşamasında bulunana şeftali, erik, kayısı, kiraz gibi sert çekirdekli meyve ağaçları ile hasat aşamasında olan limon ağaçları için de tehlike oluşturdu.
AFET BÖLGESİ İLAN EDİLSİN
Çiftçiler, bu zorlu koşullara karşı sigorta yapacak ekonomik güce sahip olmadıklarını belirterek, “Mersin afet bölgesi ilan edilmeli” talebinde bulunmaktadır. Don felaketinin etkilediği köylerden biri olan Mezitli’ye bağlı Bozön köyünde yaşayan çiftçi Necmi Tek, durumun vahimliğinden dem vurdu. Kendisinin 20 ton şeftalisi, 10 ton eriği ve 20 ton limonu olduğunu belirten Tek, “Kesin olarak 50 ton malım zarar gördü. TARSİM sigortası yaptırmayı düşünemedik çünkü son iki yıldır sigorta primini ödeyecek ekonomik gücümüz kalmadı” biçiminde konuştu. Ayrıca, geçen yıl düzenli sıcaklıkların sebep olduğu zararın da hala etkilerini hissettiklerini aktardı.
Bozön köyündeki çiftçilerin ortalama yaşının 50 olduğunu vurgulayan Tek, köyde genç çiftçi sayısının oldukça az olduğunu ve köylülerin yaşlandığını, yorgunluk hissettiklerini belirtti. Devletin bu durumu göz önünde bulundurarak bölgeyi afet bölgesi ilan etmesi için yetkililere seslendi. “Devlet büyüklerimize sesleniyoruz. Bizi unutmayın. Unutursanız biz de sizi unuturuz” diyerek yaşadıkları sıkıntıyı dile getirdi.
Bir diğer çiftçi Yahya Demir ise, köylerinde meydana gelen don olayının ciddiyetine dikkat çekti. Eksi 9 derecelere kadar düşen sıcaklığın ardından narenciye, şeftali ve erik ağaçlarının hepsinin zarar gördüğünü ifade etti. “Son 30 yılımda böyle bir soğuk görmedim. 70 yıllık yafa ağaçları bile bu soğuktan nasibini aldı. İnsanlar çare üretemiyor, sadece düşünüyorlar” şeklinde konuştu. Bu ifadeler, köydeki çiftçilerin içinde bulunduğu çaresizlik durumunu açıkça ortaya koyuyor. Her iki çiftçi de, yaşadıkları felaketin ardından destek beklediklerini, bu zorlu süreçte devletin kendilerine yardımcı olması gerektiğini vurgulayarak yetkililere çağrıda bulundu.
