Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkanı olarak göreve gelen Donald Trump’ın ekibi, Truth Social platformu üzerinden yaptığı resmi duyuruda, Marco Rubio’nun Dışişleri Bakanlığı görevine atanacağını bildirdi. Bu durum, daha önce Amerikan medyasında yer alan ve Trump’ın Rubio’yu kabineye dahil edeceğine dair önceki tahminleri doğruladı.
Marco Rubio, 2011 yılından bu yana ABD Senatosu’nda görev almakta ve dış ilişkiler komitesinde etkin bir rol oynamasıyla tanınmaktadır. Dış politika konularında sert bir duruş sergileyen Rubio, özellikle İran ve Çin ile ilgili konularda “şahin” tutumuyla dikkat çekmekte. Ayrıca, İsrail’e verdiği güçlü destekle de bilinmektedir. Bu atama ile birlikte, Trump’ın yeni döneminde dış politikanın nasıl şekilleneceği konusunda yeni bir dönüm noktası yaşanacak gibi görünüyor.
Florida eyaletinde uzun yıllardır senatörlük yapan Rubio, Trump’a yakın bir isim olarak biliniyor. Beyaz Saray’nın yeni Özel Kalem Müdürü Susei Wiles ile de yakın bir arkadaşlık ilişkisi olduğu ifade ediliyor. Bu bağlar, Rubio’nun kabinedeki rolünün etkisini artırabilir. Dışişleri Bakanlığı gibi stratejik bir pozisyonda bulunacak olması, Washington’un Tahran ve Pekin ile olan ilişkilerini nasıl etkileyeceği konusunda çeşitli spekülasyonlara yol açıyor. Rubio’nun atanmasının bu iki ülke ile olan ipleri geriletebileceği düşünülüyor.
Rubio, 2016 Cumhuriyetçi Parti başkan adaylığı için yarışa katılan isimlerden biriydi. Ancak o dönemde ön seçimlerde başarısız olmuş ve Trump, partinin adayı olarak öne çıkmıştı. Son seçim kampanyası döneminde, Trump’ın başkan yardımcılığı için de ismi geçti, ancak seçimlerde JD Vance tercih edilmişti. Yine de Rubio, Trump ile birlikte çalışmaya hazır olduğunu açıkladığı için bu ilişkilerin devam etmesi bekleniyordu.
Rubio’nun Dışişleri Bakanlığı’na atanmasının ardından, senatodan onay alması gerekecek. Bu süreçte, Rubio’nun dış politika vizyonu ve geçmişteki duruşları, senatörler ve parti içindeki diğer liderler tarafından dikkatle değerlendirilecektir. Senato onayı sürecinin nasıl şekilleneceği, Trump yönetiminin dış politika önceliklerini de doğrudan etkileyecektir.
