Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Grup Başkanı Abdullah Güler’in yaptığı kayyum açıklamalarına sert bir yanıt verdi. İçişleri Bakanlığı, son dönemde DEM Parti’nin yönettiği Mardin Büyükşehir Belediyesi, Batman Belediyesi ve Şanlıurfa’nın Halfeti Belediyesi’ne kayyum atadı. Bu durum, yerel yönetimlere kayyum atanmasının ne anlama geldiği konusunu tekrar gündeme getirdi.
AKP’li Güler, kayyum atamalarının hukuki çerçevede geçici bir rahatsızlık olarak değerlendirileceğini belirtti ve “Anayasamızın 127. maddesi kapsamı içerisinde geçici süreyle yerine bir görevlendirme yapıldı. Sizler ‘kayyum’ diyorsunuz ama hukuki tarifi böyle demiyor. Belediye başkanlıkları, hiç kimsenin suç işleyeceği alanlar değil. Yasal düzlemde uygulamalar devam edecektir.” dedi. Güler’in bu açıklamaları, muhalefetteki partiler tarafından tepkiyle karşılandı.
“HALKI KANDIRMAYA ÇALIŞMAYIN”
Bu açıklamalar üzerine sosyal medya üzerinden bir açıklama yapan DEM Parti’nin Koçyiğit, Güler’in kayyum atama gerekçelerini eleştirerek, “AKP Grup Başkanı Abdullah Güler’in kayyım atamaları için ‘Hukuki çerçevede geçici görevlendirme yapıldı’ ifadesi, gerçeği çarpıtmaktadır. Geçmişte geçici olarak atananlar, kalıcı hale geldi. Hem de bu sürede belediye meclislerini çalıştırmayarak, halk iradesini ve seçim hukukunu gasbettiler; yolsuzlukları, hırsızlıkları ve talanı kalıcı hale getirdiler.” dedi. Koçyiğit, bu durumu siyasi bir darbe olarak nitelendirip, halk iradesine saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı. “İrade gasbını alışkanlık haline getirenlere bir kez daha sesleniyoruz; siyasi iradeye karşı kayyım atamaktan vazgeçin, halk iradesine saygı gösterin! Kelime oyunları ile yaptığınız siyasi darbenin üstünü örtmeye, halkı kandırmaya çalışmayın.” şeklinde ifadelerde bulundu.
Son yıllarda Türkiye’de kayyum atamaları, özellikle 2016 sonrası dönemde daha sık bir şekilde gündeme gelmeye başladı. Verilere göre, bu tarihten bu yana tam olarak 160 kez kayyum atamaları gerçekleşti. Bu durum, yerel yönetimlerdeki halk iradesini yok sayan bir uygulama olarak eleştiriliyor. Daha önce de benzer şekillerde kayyum atanmasına maruz kalan şehirlerde, kamuoyunda büyük rahatsızlık yaratmış ve pek çok kişi bu durum karşısında sokağa çıkarak tepkilerini dile getirmiştir.
Son günlerde bu duruma yönelik tepkiler de artmaya başladı. Örneğin, İstanbul Emek, Demokrasi ve Barış Güçleri, kayyum atamalarına karşı eylem çağrısı yaparak, halkı bu duruma karşı birlik olmaya davet etti. Bu gelişmeler, Türkiye’deki siyasi atmosferin ne denli gergin geçtiğini açıkça ortaya koyuyor.
Özetle, kayyum atamaları üzerinden siyasetin şekillendirilmesi, hem yerel yönetimlerin işleyişini etkilemekte hem de halkın seçme ve seçilme hakkına darbe vurmaktadır. Demokratik bir toplumda, halkın iradesinin göz ardı edilmemesi gerektiği konusunda muhalefet partileri ve destekçileri sürekli olarak seslerini yükseltiyor.
