İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, sanık Nevşin Mengü’nün sosyal medya hesabından, PYD/YPG terör örgütü elebaşı Salih Müslim ile gerçekleştirdiği röportajı herkese açık bir şekilde yayımladığını ortaya koymaktadır. Salih Müslim, hakkında kırmızı bültenle arama kararı bulunan bir terörist olarak tanınmaktadır ve bu durum, Mengü’nün yayımladığı içeriklerin ciddiyetini artırmaktadır.
7 YIL 6 AYA KADAR HAPİS CEZASI İSTEMİ
İddianamede, Salih Müslim’in terör örgütünün amaçlarını, bölücülük faaliyetlerini meşru gösterme ve yayma amacı güden sözler sarf ettiğine dikkat çekilmiştir. Müslim’in söylemleri, örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru göstermeyi, bu yöntemlere başvurmayı teşvik etmeyi hedefleyen bir nitelik taşımaktadır. Bu bağlamda, Nevşin Mengü’nün söz konusu röportajı ve bu röportaj üzerinden yayılan beyanların, terör örgütü propagandası kapsamında değerlendirildiği ifade edilmiştir.
Videonun binlerce kez görüntülenmesi, Mengü’nün eyleminin ciddiyetini artırmakta ve onun “terör örgütü propagandası yapmak” suçunu işlediğine dair delil niteliği taşımaktadır. İddianamede, Mengü’nün bu kapsamda 1 yıl 6 aydan 7 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edilmektedir. Bu ceza, Türkiye’deki yasalara göre ciddi bir suç olarak tasnif edilmektedir ve Mengü’nün gelecekteki radyo ve televizyon yayıncılığı kariyerini etkileyebilir.
Bunun yanı sıra, iddianamede Mengü hakkında “suçu ve suçluyu övmek” maddesinden de adli kontrol kararı verildiği belirtilmiştir. Ancak, sunucu olarak yayında bulunan Mengü’nün, işlenmiş bir suçu veya suçlu bir kişi hakkında övücü bir beyanıda bulunmadığı öne sürülmektedir. Bu durum, Mengü’nün ifadelerinin yorumlanmasında ve kendisi aleyhine yöneltilen suçlamalarda farklı bir boyut kazandırmaktadır.
Özetle, Nevşin Mengü’nün, sosyal medya platformunda yaptığı bir röportaj vasıtasıyla terör örgütü propagandası yapmakla suçlandığı bu davada, alınan talepler ve verilen iddianame, Türkiye’deki terörizme karşı yürütülen mücadeledeki hukuki çerçeveyi ve basın özgürlüğünü sorgulayan bir tartışma ortamı doğurmaktadır. Bu durum, sadece Mengü’nün geleceğini etkilemekle kalmayıp, ayrıca toplumda ifade özgürlüğü ve basın etiği üzerine yapılan tartışmaları da derinleştirebilir.
