Almanya’nın başkenti Berlin’in güneyinde yer alan Riesa kentinde, 2025 yılının başlangıcında büyük bir siyasi olay gerçekleşti. Bu olay, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin kongresinde yaşandı. Kongrede yapılan oylamada, 45 yaşındaki Alice Weidel oy birliğiyle partinin başbakan adayı olarak seçildi. Weidel, özellikle göçmen karşıtlığı ile tanınan bir isim olarak dikkat çekiyor.
Kongredeki konuşmasında, Weidel, partinin sosyal medya platformu X’te (eski adıyla Twitter) canlı yayın yapması dolayısıyla teknoloji milyarderi Elon Musk’a teşekkür etti. Bu durum, AfD’nin dijitalleşme ve sosyal medya kullanımı konusundaki kararlılığının bir göstergesi olarak değerlendirildi. Weidel, yaptığı konuşmada, parti politikalarının yanı sıra toplumsal meseleleri de ele aldı.
Weidel, konuşmasında güncel bir olay olarak Magdeburg’da yaşanan Noel saldırısına değindi. Bu saldırının, ülkelerinde olmaması gereken göçmen kökenli bir kişi tarafından gerçekleştirildiğini belirtti. Weidel, bu tür olayların önlenmesi adına göçmenlerin ülkeye getirilmesinde sorumluluğu olan kişilerin istifa etmesi gerektiğini ifade etti. Bu açıklama, parti tabanını hedef alırken, genel kamuoyunda da tartışmalara yol açabileceği düşünülüyor.
Ayrıca Weidel, sığınmacılara yapılan nakit yardımlarının yeniden gözden geçirileceğinin altını çizdi. Nakit yardımların ayni yardımlara dönüştürülmesi gerektiğini savundu. Bu, AfD’nin mali politikaları açısından önemli bir değişiklik talebini içeriyor ve parti içindeki harcama politikalarını yeniden değerlendirmeye yönelik bir adım olarak değerlendirilebilir.
AfD’nin eş başkanı Tino Chrupalla, Weidel’in başbakan adayı olmasını destekleyerek, onun “geleceğin şansölyesi” olduğunu vurguladı. Bu ifade, Weidel’in partinin başarısını artırma konusundaki potansiyelini öne çıkarıyor. Chrupalla’nın yorumları, Weidel’in liderliğinde partisinin federal seçimlerden sonra hükümette yer almak istemesi hedefinin de bir yansıması olarak görülebilir.
Öte yandan, Alice Weidel, 23 Şubat 2025 tarihinde düzenlenecek olan erken genel seçimlere AfD’nin başbakan adayı olarak katılacak. Bu seçimler, Almanya’nın siyasi geleceği açısından oldukça önemli görülüyor ve Weidel’in liderliği, AfD’nin stratejileri üzerinde etkili olabilir.
Sonuç olarak, Riesa’da gerçekleşen kongre, AfD’nin siyasi yönelimi ve Weidel’in liderlik potansiyeli açısından belirleyici bir an oldu. Weidel’in göçmen politikası üzerine yaptığı vurgular ve mali yardımlar konusundaki talepleri, partinin siyasi gündeminin nasıl şekilleneceğine dair ipuçları veriyor. Ayrıca, partinin içindeki dinamikler ve Weidel’in şansörlük hedefi, Almanya’nın siyasi sahnesinde önemli sonuçlar doğurabilecek gelişmelere işaret ediyor.
