Geçen hafta Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Ankara’daki medya temsilcileriyle bir araya geldi. Konuşmasında Türkiye’nin COVID-19 pandemisi ve Kahramanmaraş merkezli depremler gibi olaylarda, insan gücü ve altyapı açısından dünyaya örnek bir sağlık sistemine sahip olduğunu belirtti. Sağlık sektörünün enerji, turizm, savunma sanayi gibi diğer sektörler gibi ülkenin bir lokomotifi olduğunu vurguladı.
Haberin başında bu ifadeleri görünce şaşırdım. Bakan Bey’in vatandaşların randevu almakta güçlük çektiklerini ve doktorların yeterince zaman ayıramadığını bildiğini düşündüm. Bu düşüncelerle devam etmek istemedim.
Herkes temel sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi konusunda hemfikir ancak Bakanlık bu konuda irade göstereceğini belirtti. Aile hekimliğini güçlendirirken vatandaşların aile hekimlerine başvurmasını teşvik edeceklerini ve sağlık kuruluşlarını entegre edeceklerini söyledi.
Özel hastaneler konusunda medya temsilcileri şikayetlerini dile getirince, Bakan Bey sağlığın suistimaline izin vermeyeceklerini belirtti. Özel sektörün kamuya hizmet ettiğini ve bunu teşvik edeceklerini söyledi. Ancak özel hastanelere yapılan yoğun müracaatlar göz önüne alındığında, istismarı önlemenin zor olabileceği düşünülüyor.
Bakan Bey’in “Algı yönetmekten çok işimizi yöneteceğiz.” sözü dikkat çekiciydi. Ancak bazı konularda hala açıklık bekleyen noktalar bulunmaktadır.
