2025 yılı için belirlenen asgari ücret, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından yapılan açıklama ile 22 bin 104 lira olarak belirlenmiştir. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun dördüncü toplantısının ardından yapılan bu açıklama, beklentilerin altında kalması nedeniyle tepkilere yol açmıştır.
Bu duruma tepki gösterenlerden biri, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’dir. Özgür Özel, Türk-İş’i ziyaret ederek asgari ücrete dair görüşlerini paylaşmıştır. Türk-İş’in asgari ücret komisyonunda temsilci olarak yer alması, toplantılara katılım konusunu gündeme getirmiştir. Özel, toplantıya katılmamalarını önemli bir durum olarak değerlendirip, asgari ücreti belirleyen yüzde 30’luk zammı “sefalet ücreti” olarak nitelendirmiştir. Ayrıca, bu zammı reddettiklerini ve bu konunun hükümetin bir sorunu olduğunu ifade etmiştir.
Özgür Özel’in açıklamalarında dikkat çeken bir diğer nokta ise, asgari ücretin belirlenmesi sürecinde yaşanan kayıplardır. 17 bin 2 lira olarak açıklanan ücretin üzerine eklenen 5 bin liralık artışın, geçmişte kaybedilen 7 bin liralık alım gücünü telafi etmediğini belirtmiştir. Özel, güncel asgari ücretle alınabilecek ürünleri örnek vererek, insanların alım gücündeki düşüşü somut rakamlarla gözler önüne sermiştir. Örneğin, bugün 22 bin liralık bir asgari ücretle yalnızca dört buçuk çeyrek altın alındığını ve daha ocak ayı gelmeden 2 bin 500 lira kayıp yaşandığını aktarmıştır.
Zamların alım gücünü nasıl etkilediğini bir diğer örnekle açıklayan Özgür Özel, dana kıyma miktarındaki değişimi de ele almıştır. Dünkü fiyatlarla 57 kilo alınan dana kıymanın, bugün 37 kilo alınabildiğini vurgulayıp, geçen yıla göre 20 kilo daha az kıyma alındığını belirtmiştir. Bu bağlamda Özel, simit fiyatlarına da değinerek, Tayyip Erdoğan’ın sevdiği simit hesabını örnek vermiştir. Bu hesapla birlikte, 230 tane simit kaybı yaşandığını ifade etmiştir.
Sonuç olarak, Özgür Özel bu durumu değerlendirirken, asgari ücretin belirlenmesi ve uygulanması konusunda bir tahammül gösterecek durumda olmadıklarını dile getirmiştir. Hükümetin aldığı kararların, toplumun geniş kesimlerini olumsuz etkilediğini, insanların alım gücünün düştüğünü ve dolayısıyla yaşam standartlarının da azaldığını savunmuştur. Bu tür açıklamalar, asgari ücretin belirlenmesi sürecinin ve ekonomik koşulların duyarlılığına dikkat çekmektedir.
