Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, sabit faiz politikası uygulamanın ardından, 22 aylık bir süreçte faiz oranlarını önemli bir düşüşle güncelledi. Aralık 2024 ve Ocak 2025 tarihlerinde, faiz oranları sırasıyla 250 baz puan indirilerek toplamda yüzde 45 seviyesine çekildi. Bu durum, piyasada çeşitli tepkilere yol açarken, birçok analist ve ekonomistin dikkatini çekti.
Aynı dönemde, sosyal medyada bazı paylaşımlar üzerinden Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’ın bu faiz indirimine yönelik memnuniyetsizliğinin olduğu iddiaları ortaya atıldı. Bu tür söylentiler, finans çevrelerinde ve ekonomide belirsizlik yaratırken, kamuoyunun ilgi odağı haline geldi. Cevdet Akçay’ın, Merkez Bankası’nın aldığı bu kararlar karşısındaki tutumu merakla bekleniyor.
Ancak, Akçay’ın yakın çevresinden gelen bilgilere göre, ortaya atılan istifa dedikodalarının tamamen asılsız olduğu bildirildi. İddiaların doğru olmadığı ve Akçay’ın böyle bir niyetinin bulunmadığı ifade edildi. Bu durum, gözleri Merkez Bankası’nın iç dinamiklerine çevirirken, piyasa aktörlerinin güveninin devam etmesine katkı sağladı.
Ayrıca, Dünya gazetesinde yer alan habere göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) kaynakları da Akçay’ın istifa edeceğine dair çıkan haberlerin yalan olduğunu belirtti. Yani, bu süreçte herhangi bir resmi istifa durumu söz konusu değil. Kurumun yetkilileri, özellikle bu tür spekülasyonların, piyasalarda yersiz endişelere neden olabileceğini vurguladı.
Özetle, Merkez Bankası’nın faiz indirimleriyle ilgili olaylar silsilesi, özellikle sosyal medya aracılığıyla yayılan söylentilerle daha da karmaşık bir hal aldı. Ancak, yetkililerin net açıklamaları ve Cevdet Akçay’ın istifa haberlerini yalanlaması, özellikle yatırımcılar için bir güvence sağladı. Önümüzdeki süreçte, faiz oranlarının seyri ve Merkez Bankası’nın bu konudaki politikaları, ekonominin genel durumu açısından yakından izlenecektir. Ekonomi uzmanları, bu tür gelişmelerin finansal piyasalardaki dalgalanmaları ve yatırım kararları üzerinde ciddi etkilere yol açabileceğine dikkat çekiyor. Dolayısıyla, Merkez Bankası’nın alacağı yeni kararlar ve uygulayacağı politikalar, Türkiye’nin ekonomik geleceği açısından kritik bir öneme sahip.
