Siyaset

101 Yaşında Cumhuriyet: Nostaljiden Çıkıp Gerçek Sahiplenme Zamanı

Cumhuriyet’in 101. yaşı dün tüm ülkede yurttaşlar tarafından coşku ve heyecanla kutlandı.

Dünya Savaşı sonrası emperyalist işgale direnilerek kazanılan bağımsızlık, Mustafa Kemal liderliğindeki siyasi hareketin monarşi ve hilafeti kaldırıp yerine 29 Ekim 1923 günü laik, demokratik ve çağdaş karakterdeki bir cumhuriyet rejimini ilan etmesiyle taçlanmıştı.

Aradan geçen bir asrı uzun uzun anlatmaya gerek yok. BirGün’de bunu defalarca yazdık zira. Kısaca ve basitçe şu söylenebilir; Türkiye, bir cumhuriyet rejimine sahipti ancak gerçek anlamda demokratik ve özgür bir ülke olamadı.

Emperyalizmin güdümündeki sağ iktidarların elinde, devlet yönetiminde gerici, faşizan; toplumsal ve ekonomik zeminde ise gencinden yaşlısına halkını yoksullaştırıp sermaye sınıfını zengin eden, eşitsiz ve adaletsiz bir memleket oldu. Bu düzen tepe noktasına AKP iktidarında ulaştı.

Bugün Cumhuriyet’e dair konuşulması gereken, bizzat sahiplenenler nezdinde onun nostaljik bir olguymuş gibi kabul edilmesi durumu olabilir. Cumhuriyet felsefesinin içinde yaşanmıyor, sanki tarihteki bir an yâd ediliyor.

Öte yandan 1923’te kurulan Cumhuriyet’in, demokratik anlamda geliştirilip güçlendirilmesi bir yana, hiç değişmeden 2024’e kadar yaşadığı görüşü hiç azımsanmayacak kadar yaygın bir kanaat. Bırakalım 1900’lü yılları, 2002’den bu yana devam eden dönemde yaşananlar bile gözardı ediliyor. Muhalif siyasi aktörler dahi, sanki şimdi kazanılacak, yeniden kurmak için mücadele edilecek bir umhuriyet yokmuşçasına konuşuyor.

Cumhuriyet’in sadece doğum günlerinde hatırlanması da bu yaklaşımın bir uzantısı. 29 Ekim’den 29 Ekim’e Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümünü kutlamak için meydanlara davet edilen yurttaşlar, hayatın geri kalanında aynı Cumhuriyet’in kendilerine verdiği hak ve…
You’ve reached the end of this text preview. To see the rest, click here.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu