Selçuklu ilçesi Parsana Mahallesi Ahmet Yesevi Caddesi’nde 10 Eylül 2024 tarihinde yaşanan trajik bir olayda, Elif Ceren Arslan isimli kadın, daha önce kavgalı olduğu ve hakkında uzaklaştırma kararı bulunan eski sevgilisi Emrah Demirkıran tarafından öldürüldü. Bu olay, sadece Elif Ceren’in hayatını değil, aynı zamanda 13 yaşındaki oğlu Serkan Doğan Artun’un da hayatını derinden etkiledi. Olayın ardından, Serkan, Sevgi Evleri’ne yerleştirildi.
Serkan Doğan Artun, 22 Kasım 2024 tarihinde, okuldan dönerken yurda geri dönmedi. Bu durum, ailesi ve yetkililer arasında kaygı yaratmaya başladı. Olayın ciddiyeti dolayısıyla, Serkan’ın kaybolduğunu öğrenen yetkililer, hemen polise kayıp başvurusunda bulundu. Bu başvuru üzerine, Çocuk Şube Müdürlüğü ekipleri duruma müdahale ederek, Serkan’ın bulunması için gerekli çalışmalara başladı.
Çocuk Şube Müdürlüğü’nün yaptığı araştırmalar neticesinde, Serkan Doğan Artun’un Konya ilinde bulunmadığı tespit edildi. Yetkililer, Serkan’ın, annesinin yakınlarının yanına gitmiş olabileceği ihtimali üzerinde yoğunlaştı. Bu durum, kaybolmasının ardındaki nedenleri araştıran ekipler için önemli bir ipucu olarak değerlendirildi.
Bu olay, toplumsal cinsiyet ve aile içi şiddet konularında derin bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Kadına yönelik şiddet, özellikle eski eşler veya partnerler tarafından gerçekleştirildiğinde, ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Elif Ceren Arslan’ın ölümü, yalnızca onun yaşamını sona erdirmekle kalmamış, aynı zamanda geride kalanların yaşamlarını da altüst etmiştir. Serkan’ın bu olay sonrası kaybolmuş olması, ailenin maruz kaldığı travmanın daha da derinleşmesine sebep oldu.
Olayın ardından yaşanan bu gelişmeler ve mevcut kayıplar, toplumun dikkatini, aile içindeki şiddet ve kadınların maruz kaldığı tehlikelere çekmektedir. Yetkililerin, kay bolan çocukları ve aileleri koruma konusundaki çalışmaları, hayati önem taşımakta ve gerçekleştirilmesi gereken bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tür vakaların önlenmesi, öncelikli olarak eğitim, farkındalık ve yasaların etkin bir şekilde uygulanması ile mümkün olacaktır.
Sonuç olarak, Elif Ceren Arslan’ın trajik ölümü ve oğlu Serkan Doğan Artun’un kaybolması, yalnızca bu aile için değil, aynı zamanda tüm toplum için yıkıcı bir hatıra olarak kalan bir olaydır. Gelecekte benzer olayların yaşanmaması adına sosyal farkındalığın artırılması ve gerekli yasal önlemlerin alınması büyük önem arz etmektedir.
