Zengin Ülkelerden İklim Fonuna 300 Milyar Dolar Vaadi

İklim değişikliği ile mücadelede tarihsel sorumluluk taşıyan zengin ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği ile mücadelesine destek amacıyla dönüşüm fonunu yıllık 300 milyar dolara çıkarma taahhüdünde bulundu. Bu taahhüt, Azerbaycan’da gerçekleştirilen BM İklim Zirvesi COP29’un merkezinde yer aldı ve iki haftalık görüşme maratonu sırasında zaman zaman sert tartışmalar yaşandı. Zirve sonunda az gelişmiş ülkeler, iklim değişikliği ile başa çıkmak için 1.3 trilyon dolara ihtiyaç duyduklarını ifade ettiler.
Zirve, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de, planlanandan 33 saat sonra tamamlandı. Gergin müzakereler sonucunda anlaşmanın sağlanmasında sorunlar yaşandı ve bir ara sonuç alınamama riski ortaya çıktı. Afrika ülkeleri adına müzakereleri yürüten grup, vaat edilen miktarın “çok az ve çok geç” olduğunu vurgularken, Hindistan temsilcisi de bu miktarı “cüzi” olarak nitelendirdi. Küçük Ada Devletleri İttifakı Başkanı Cedric Schuster, “Adalarımız batıyor. Ülkelerimizin kadınlarına, erkeklerine ve çocuklarına bu kötü anlaşmayı götürmemizi nasıl beklersiniz?” sözleriyle durumu eleştirdi.
Anlaşmanın nihayetinde 2035 yılına kadar yıllık 300 milyar dolarlık bir taahhüt ile, bu tarihten itibaren kamu ve özel sektör kaynakları kullanılarak yıllık 1.3 trilyon dolarlık dönüşüm fonuna ulaşma hedefi açıklandı. BM yetkilisi Simon Stiell, anlaşmanın “mükemmel olmadığını” belirterek, “Hiçbir ülke istediklerinin tamamını alamadı ve Bakü’den, dağ gibi bir sürü işle ayrılıyoruz” dedi. Bu noktada, iklim planlarını uygulayabilmek için en az kalkınmış 45 ülkeden oluşan bir grup, 2030 yılına kadar yıllık 1 trilyon dolara ihtiyaç duyacaklarını belirtti.
Dönüşüm fonunun artırılması, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği konusundaki sorumluluklarının yanı sıra geçmişe dönük etkilerden orantısız biçimde etkilendiklerini kabul etme anlamına geliyor. Ayrıca temiz enerjiye geçiş, aşırı iklim olaylarına dayanıklı altyapı, erken uyarı sistemleri ve kuraklığa dayanıklı tarım ürünleri gibi birçok alanında finansmanın sağlanmasına ihtiyaç duyuluyor. En az kalkınmış ülkeler ve küçük ada ülkeleri, yeni oluşturulacak bir kayıp ve hasar fonu da talep ediyor.
Trump’ın Etkisi
11 Kasım’da başlayan zirve, ABD’nin eski Başkanı Donald Trump’ın iktidara gelmesi ile de şekillendi. Trump, başkanlığının ilk döneminde ülkesini Paris İklim Anlaşması’ndan çekmişti. Cambridge Üniversitesi uluslararası iklim müzakereleri uzmanı Profesör Joanna Depledge, dönüşüm fonunun düşük kalmasında Trump’ın etkili olduğunu belirtti ve “Diğer gelişmiş ülkeler, Trump’ın bir kuruş bile ödemeyeceğinin farkındalar.” dedi.
Çin’in Rolü Ne Olacak?
Trump’ın liderliğinin devralınmasıyla ABD’nin iklim zirvelerindeki rolünün belirsiz hale gelmesi, doğal bir halef olarak Çin’in öne çıkmasının önünü açtı. Dünyanın en büyük karbon emisyoncusu olan Çin, Bakü’deki COP29’da büyük ölçüde sessiz kaldı. Birleşmiş Milletler tarafından hala “gelişmekte olan” bir ülke olarak tanımlanan Çin’in, sera gazı emisyonlarını azaltma veya gelişmemiş ülkelere finansal yardım sağlama yükümlülüğü bulunmasa da, dönüşüm fonu anlaşmasında gönüllülük esasına göre katkı yapma konusunda bir formülü kabul etti.
Bakan Kurum Eleştiriliyor
Türkiye’de, iklim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları tarafından COP29 İklim Zirvesi’nin değerlendirilmesinde, Türkiye’nin kömürden çıkış tarihi