İyi İnsanların Hayatta Kaldığı Zorlu Zamanlar
Zor zamanlarda yaşadığımızda, iyi, doğru ve dürüst olmanın artık pek mümkün olmadığı tespitiyle karşı karşıyayız. Adaletsiz bir dünyada, “iyi insanların” çabasıyla var olduğu inancı yavaş yavaş siliniyor. İyi insanlar, içinde bulundukları grup, topluluk veya insanlık için iyi olanı yaparlar, ancak artık bu şekilde davranmanın imkanı kalmamış gibi gözüküyor.
Örneğin bir gün bir bulvarda yürürken, yardıma ihtiyacı olduğu belli olan biriyle karşılaşıyorsunuz. Kaldırıma oturmuş, önünde bir bağış kutusu bulunan bu kişiyle göz teması kurup kutuya para bıraktıktan sonra yolunuza devam ediyorsunuz. Ancak bir süre sonra aynı kişinin aslında sahte olduğunu ve dolandırıcı olduğunu fark ediyorsunuz. Yardım etme duygusuyla kandırıldığınızı anladığınızda hayal kırıklığı yaşıyorsunuz.
Normalde iyi, doğru ve dürüst insanlar bu tür durumlarda güler geçer veya sinirlense de, bu deneyim onları yardım etme ilkesinden vazgeçirmemeliydi. Ancak sürekli olarak aldatılmak, istismara uğramak veya kazıklanmak insanın içindeki yardımseverlik duygusunu zedeler. Bu durumda insanlar daha dikkatli olabilir, bu tür durumlarla karşılaştıklarında daha temkinli davranabilir veya yardımlarını kuruluşlara yönlendirebilirler.
Ancak her seferinde aldatılmanın, istismarın veya haksızlığın hedefi olmanın sonucunda insanların umutsuzluğa kapılması kaçınılmazdır. Doktorlar, öğretmenler, hukukçular veya diğer meslek grupları sürekli olarak adaletsizlikle, haksızlıkla veya şiddetle karşılaştığında, içlerindeki iyilik duygusu yavaş yavaş azalabilir ve olumsuz etkilenmeye başlayabilir.
Bu durumda toplumda yer edinen iyi, doğru ve dürüst insanların yaşama imkanları kısıtlanır ve ezilen, sömürülen kesimlerle birlikte mücadele etmelerini engeller. Bu koşullar altında iyi insanlar zor durumda kalırken, politikaları belirleyen, güç elde eden ve rant sağlayan bir grup tarafından yönetilen ülkelerde, adalet ve eşitlik giderek zayıflar.
Mevcut durumda, iyi insanların umutsuzluğa kapılmasına, toplumun ayrışmasına ve ezilen kesimin daha fazla mağdur olmasına yol açan koşullar var. Bu durumda, devrim kaçınılmaz bir hal alabilir ve faşizmin yükselmesine neden olabilir.