İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, ülkesinin Lübnan’ın güneyine yönelik başlatmış olduğu kara harekâtının genişletileceğini duyurdu. Halevi, bu operasyonların genişletilmesine onay verdiğini bildirdi. Bu gelişme, bölgede süregelen gerilimin ve çatışmaların daha da artmasına neden olabilir.
İsrail devlet televizyonu KAN tarafından yapılan habere göre, Lübnan’a yönelik gerçekleştirilen kara saldırılarının durdurulmasının gündeme alındığı, ancak Halevi’nin toplantılarda operasyonları sona erdirmek yerine genişletme yolunu tercih ettiği vurgulandı. Bu durum, İsrail ordusunun daha fazla askeri birlik kazanacağı ve saldırıların güçlendirilmesi için yeni birliklerin de hazırlığa başlanacağı anlamına gelebilir.
Lübnan’ın güneyinde 8 Ekim 2023 tarihinden bu yana İsrail ile Hizbullah arasında çatışmalar devam ediyor. Söz konusu çatışmaların ardından, 23 Eylül 2023’ten bu yana İsrail ordusu, Lübnan’ın güney kentleri ve ayrıca Bekaa ve Baalbek bölgeleri ile başkent Beyrut’un güneyine yönelik düzenli saldırılar gerçekleştirmekte. Bu operasyonlar, bölgedeki gerilimi daha da derinleştiriyor.
İsrail, Hizbullah’ın Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesini talep ediyor. Bu bağlamda, İsrail ordusu gerçekleştirdiği saldırıların sadece askeri hedefleri amaçladığını ve sivil yerleşim alanlarını hedef almadığını iddia ediyor. Ancak uluslararası gözlemciler ve insan hakları örgütleri, İsrail saldırılarının sivil kayıplara neden olduğunu ve bu durumun bölgedeki insani durumu daha da kötüleştirdiğini rapor ediyor.
Son verilere göre, İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılardan dolayı Lübnan’da yaşamını yitirenlerin sayısının 3 binden fazla olduğu bildiriliyor. Bu durum, hem bölgedeki insanlık dramını gözler önüne seriyor hem de uluslararası düzeyde yeni tartışmalara yol açıyor. Savaşın sürmesi, hem bölgedeki siyasi dengeleri bozmakta hem de çok sayıda insanın yaşamına mal olmaktadır.
Halevi’nin yaptığı açıklamalar, bu çatışmaların daha da derinleşeceğine dair endişeleri artırmakta. Orta Doğu’da süregelen bu tür çatışmalar, sadece bölge ülkelerini değil, aynı zamanda uluslararası toplumu da derinden etkilemekte olup, barış müzakereleri ve diplomasi çabalarını sabote etmektedir. Çatışmaların sona ermesi ve kalıcı bir barış ortamının sağlanması için uluslararası toplumun etkin müdahalesi gerekmektedir.
