İsrail ordusu, Filistin’in Tubas kentinde bulunan Türk Hastanesi’ne bir baskın düzenledi. Bu baskında, hastane çalışanı olarak görev yapan doktorlar tutuklandı. Olay, bölgedeki gerilimin giderek arttığı bir dönemde gerçekleşti ve sağlık hizmetlerinin sağlandığı Türk Hastanesi’nin hedef alınması, büyük bir endişe yarattı.
İsrail Ordu Radyosu, yapılan baskının gerekçesini hastanede var olduğu iddia edilen bir Hamas hücresini ortadan kaldırmak olarak açıkladı. Ancak bu durum, hastane bina içerisindeki yaralıların güvenliği açısından büyük bir tehdit oluşturmuş durumda. Olayın hemen ardından tutuklanan doktorların akıbeti ise belirsizliğini koruyor, bu da hem sağlık çalışanları hem de hastalar açısından kaygı verici bir durum yaratıyor.
Türk Hastanesi, 2013 yılında hizmete açılmış ve o tarihten bu yana bölgedeki binlerce insana sağlık hizmetleri sunmuştu. Bu hastane, Filistin topraklarının sağlık altyapısında önemli bir yer bulunmaktaydı ve sürdürülen hizmetler, yerel halk için hayati öneme sahipti. Hastanenin kapıları, savaşın ve çatışmanın etkisi altında birçok yaralıya açılmıştır.
Olayın bağlamında, 7 Ekim 2023’te başlayan İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik hava saldırıları sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısının 20 Ekim 2024 itibarıyla 42.603’e, yaralananların sayısının ise 99.795’e yükseldiği bildirilmektedir. Bu durum, sağlık tesislerinin neden bu kadar önemli bir rol oynadığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Bunun yanı sıra, bu dönemde işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de İsrail askerleri ve yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen saldırılar sonucunda 759 Filistinli yaşamını yitirmiştir. Tüm bu gelişmeler, bölgede uzun süredir devam eden çatışmanın boyutunu gözler önüne sererken, insani krizlerin derinleşmesine neden olmaktadır.
Sonuç olarak, Tubas’taki Türk Hastanesi’ne yapılan baskın, sadece tıbbi hizmet veren bir kuruma yönelik değil; aynı zamanda bölgedeki insani duruma dair de ciddi endişelere yol açan bir olaydır. Yaralıların durumu ve tutuklanan doktorların akıbeti, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekerken, bu tür eylemlerin insani yardıma ne denli etkisinin olacağı da merak konusu olmaktadır. Tüm bu yaşananlar, Filistin halkının sağlık ve güvenlik haklarının ihlal edildiğini gösterirken, yaşanan insani trajedinin ne denli büyük olduğunu ortaya koymaktadır.
