Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Rusya’nın gölge filosunu da kapsayan 15’inci yaptırım paketinde anlaşmaya vardı. AB Dönem Başkanı Macaristan’ın resmi sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “AB ülkelerinin büyükelçileri, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığına tepki olarak 15’inci yaptırım paketi üzerinde anlaşmaya vardı” ifadeleri duyuruldu.
Bu yeni yaptırım paketi, mevcut yaptırım listesine daha fazla kişi ve kuruluşu eklemektedir. Özellikle, ihracat kısıtlamalarını aşarak Rusya’nın askeri ve teknolojik gelişimine dolaylı katkıda bulunan Rusya ile üçüncü ülkelerdeki kuruluşlar da bu paketin hedefleri arasında yer almaktadır. Bu bağlamda, AB’nin Rusya’ya karşı uyguladığı yaptırımların kapsamının genişlemesi, Moskova’nın uluslararası alandaki faaliyetlerini sınırlamayı amaçlamaktadır.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, konuya ilişkin yaptığı paylaşımda, “AB ve G7 ortakları Kremlin’e baskı yapmaya devam etmekte kararlı. Özellikle Rusya’nın gölge filosunu hedef alan 15’inci yaptırım paketimize ilişkin anlaşmayı memnuniyetle karşılıyorum” dedi. Bu açıklama, AB’nin Rusya’ya karşı duruşunun ne denli kararlı olduğunu ortaya koymakta ve uluslararası topluma güçlü bir mesaj göndermektedir.
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırgan tutumuna karşı uluslararası toplum, özellikle Avrupa ülkeleri, çeşitli ekonomik yaptırımlar ve kısıtlamalar ile karşılık vermiştir. Bu 15’inci yaptırım paketi, sadece hedef alınan kişi ve kuruluş sayısını artırmakla kalmıyor, aynı zamanda Rusya’nın uluslararası alanda daha fazla izolasyona uğramasına ve ekonomik olarak daha fazla zorlanmasına yol açmayı hedeflemektedir. Yaptırımların etkinliği, bu tür uygulamaların ne ölçüde tutarlı ve kapsamlı bir şekilde uygulanacağına bağlıdır.
Gölge filo kavramı, genellikle sivil gemilerin askeri amaçlarla kullanılmasını ifade eder. Bu tür gemiler, Rusya’nın ambargolardan kaçmak için kullandığı bir yöntem haline gelmiştir. Avrupa Birliği’nin bu tür faaliyetleri hedef alması, Rusya’nın askeri faaliyetlerini ve stratejik hedeflerini zorlaştırmayı amaçlamaktadır. Bu yapılırken, yaptırımların yalnızca direkt olarak Rusya’ya yaptırım uygulamakla kalmayıp, aynı zamanda üçüncü ülkelerde bulunan, Rusya’nın ekonomik ve askeri güçlenmesine katkıda bulunan kuruluşlara da yönlendirme yapması dikkat çekicidir.
Tüm bu gelişmeler, uluslararası ilişkilerde gerginliğin artmasına neden olurken, AB’nin Rusya’ya karşı tutumunun ne denli kararlı olduğu da gözler önüne serilmektedir. Yeni yaptırımların etkisinin zaman içinde nasıl bir sonuç doğuracağı, uluslararası alandaki gelişmelerle birlikte yansımasını bulacaktır.
