İran’ın resmi haber ajansı IRNA’ya göre, İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Said İravani, BM Güvenlik Konseyi’ne bir mektup yollamış ve bu mektupta, eski ABD Başkanı Donald Trump başta olmak üzere ABD’li yetkililerin Tahran’la ilgili yaptığı “pervasız ve provokatif” açıklamaları kesin bir dille reddettiğini belirtmiştir. İravani, bu açıklamaların, İran’a yönelik art niyetli bir kampanyanın parçası olduğunu vurgulamıştır.
Mektupta, Trump’ın tehditlerine dair özellikle dikkat çeken ifadelere yer verilmektedir. İravani, “Herhangi bir saldırgan eylemin korkunç sonuçları olacak ve bunun tüm sorumluluğu ABD’ye ait olacaktır.” demekte, böylece ABD’nin olası saldırgan tutumlarına karşı, İran’ın sert bir tavır alacağını açıkça ifade etmektedir. Ayrıca, Tahran’ın Yemen’deki Husilere silah tedarik ettiğine dair yöneltilen suçlamaların gerçek dışı olduğu ve Yemen halkının bağımsız bir şekilde karar alma yeteneğine sahip olduğu da mektupta vurgulanmaktadır.
“GEREKLİ ADIMLAR ATILMALI”
İran’ın BM temsilcisi, mektubunda ABD ve İngiltere’nin Yemen’e karşı yürüttüğü saldırıları açık bir egemenlik ihlali olarak tanımlamaktadır. Bu saldırıların, barış ve istikrarı tehdit eden eylemler olarak nitelendirildiği ifade edilmektedir. İran, bu bağlamda, Güvenlik Konseyi’ni, ABD’nin saldırgan tutumuna karşı gerekli adımlar atmaya çağırmaktadır. Bu durum, uluslararası alanda Yemen’in egemenliğini koruma çabalarının bir parçasını oluşturmaktadır.
Öte yandan, Trump’ın açıklamalarının ardından Yemen’deki Husilerin, özellikle Kızıldeniz’deki ABD savaş gemilerine yönelik ağır saldırılar başlattıkları belirtilmektedir. Trump, Husilerin bu eylemlerinin İran’dan kaynaklandığını iddia ederken, İran hükümetinin bu durumda “korkunç sonuçlara” katlanmak zorunda kalacağını da aktarmıştır. Bu durum, ABD ile İran arasındaki gerilimin daha da tırmanacağına dair endişeleri artırmaktadır.
Said İravani’nin BM Güvenlik Konseyi’ne yazdığı mektup, sadece bir yanıt olarak değil, aynı zamanda İran’ın uluslararası platformdaki duruşunu ve kendi topraklarının bütünlüğünü koruma kararlılığını da yansıtmaktadır. İran yönetimi, Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımlar ve tehditle dolu siyasettin uluslararası ilişkilerde bir kural haline gelmesine karşı bir duruş sergileyerek, bu tür eylemlerin sadece bölgesel istikrarsızlığa yol açacağını belirtmektedir.
Bu bağlamda, İran’ın BM üzerinden yaptığı bu çıkış, diplomasi alanında önemli bir hamle olarak değerlendirilmektedir. Tahran, uluslararası topluma, kendi politikalarını meşru gösterme ve karşısında yükselen tehditleri bertaraf etme çabasında olduğu izlenimini güçlendirmiştir. Bu durum, önümüzdeki dönemde Ortadoğu’daki güç dengelerinin nasıl şekilleneceğine dair önem arz eden bir gelişmedir.